| Yasadışı olacak miktarda değil, sadece kendimize yetecek kadar. | Open Subtitles | ليس كمية غير قانونية فقط ما يكفي لتهييجك |
| Sadece onu mantıksızca cömert ve sıcakta kalmaya duyarlı yapmaya yetecek kadar. | Open Subtitles | فقط أكثر مما اعتاد عليه دماغه فقط ما يكفي لجعل دماغه كريم بشكل غير منطقي |
| Nathan'ın Duke'ü yakınında tutmaya yetecek kadar. | Open Subtitles | فقط ما يكفي لأقناع نايثن لأبقاء ديوك قربه |
| Bankada, sadece üç haftalık ödemeye yetecek kadar karşılığın var. | Open Subtitles | لديك في البنك فقط ما يكفي لتغطية الرواتب لثلاثة أسابيع أخري |
| - Hayatta kalmama yetecek kadar. | Open Subtitles | فقط ما يكفي للبقاء على قيد الحياة |
| Bir hafta yetecek kadar Thorazine. | Open Subtitles | . ثورازين" فقط ما يكفي لمدة أسبوع" هو دواء يغير من بعض النشاطات الكيميائية في المخ |
| Sistemimize girmesine yetecek kadar. | Open Subtitles | فقط ما يكفي ليدخل الى نظامنا |
| Arada bir onu görmeme yetecek kadar. | Open Subtitles | فقط ما يكفي لأراه مرة لأخرى |
| Sadece Chris'in geçinmesine yetecek kadar para istiyorum. | Open Subtitles | (أريد فقط ما يكفي للإعتناء ب(كريس |
| Bunu çizmeye yetecek kadar. | Open Subtitles | فقط ما يكفي... لرسم هذا |
| Tekneye yetecek kadar, Fi. | Open Subtitles | فقط ما يكفي لقارب يا (في) |