"فكان" - Traduction Arabe en Turc

    • kaldım
        
    • ise
        
    • olsaydı
        
    • olsaydın
        
    • Bu yüzden
        
    Mutfağa koşturmam, yiyecekleri yeniden pay edip, ek sandalyeler koymak zorunda kaldım. Open Subtitles فكان عليّ الذهاب إلى المطبخ لأُعيد توزيع الطعام، وأرتّب الأماكن الإضافيّة
    Komik. Jipi çalıştıramadım. İtmek zorunda kaldım. Open Subtitles الشىء الغريب أن السيارة الجيب لم تعمل فكان على أن أدفعها
    Cinayetten haberdar olmuş ise kanıtları ortadan kaldırmaya yardım ediyor olabilir. Open Subtitles فمنذ لحظة معرفته بالجريمة، فكان يمكنه المساعدة عبر التستر على الدليل
    New Orleans'ı su basması ise insanın sebep olduğu bir afetti. Open Subtitles أما الفيضان الذي حصل في نيوأورلينز فكان كارثة من صنع الإنسان
    Eğer parası olsaydı, bu pasaportlar için.. ..karaborsadan mikroçipler alırdı ve.. Open Subtitles إن حصل على النقود فكان سيصبح قادراً على الوصول للسوق سوداء
    olsaydı bu serseriler çoktan ölmüş olurdu. Open Subtitles و إن حدث فكان ليموت هؤلاء التافهين حتى أخر شخص فيهم
    Eğer o bombalama olaylarının arkasında olsaydın onunla gurur duyuyor olurdun. Open Subtitles الآن إذا كنتَ على علاقة بذلك الإنجار، فكان يجب أن تشعر بالفخر بهِ.
    Daha önce birden fazla saldırıyı atlatmıştık. Bu yüzden hasarı belirlemeliydik. Open Subtitles نجونا من هجمة مزدوجة قبل الكارثة فكان علينا تحديد نسبة الضرر
    Kimse beni arabasına almadı, paramda bitince 1 hafta kadar çalışmak zorunda kaldım. Open Subtitles رفض أحد أن يقلني ونفذت مني النقود فكان علي أن أعمل لأسبوع
    Ve bu yeterince kötü değilmiş gibi... Bir de onun cenazesini sahnelemek zorunda kaldım. Open Subtitles وكما لو أن هذا ليس سيئ كفاية ، فكان يجبأنأزيفموته..
    Ben de açığı kapatmak zorunda kaldım. Vadeli satış açığını kapatmak zorundaydım. Open Subtitles فكان يجب أن أدفع ، يجب أن أضخ المال لتغطية التأمين
    Evet, biri çıkageldi. Kesmek zorunda kaldım. Open Subtitles نعم، أحدهم أتى فكان علي أن أقطع عنك الإتصال
    Programa ilk yazılan kişilerin yaş ortalaması ise elbette 29 çıktı. TED فكان متوسط أعمار أوائل من التزم من الناس هو 29 سنة بكل تأكيد.
    Genç olan 86, yaşlı olanı ise 95 yaşında; TED الاخ الاصغر عمره 86 سنه اما الاخ الاكبر فكان يبلغ 95 سنه;
    Buradaki ise sivil giyimliydi, ama adamları üniformalıydı Open Subtitles أما هذا فكان يرتدى ملابس مدنية ورجاله يرتدون الزى العسكرى
    Frankie ise;"bana yüreğinden başka bir şeyi olmayan bir dövüşçü göster sana dayak isteyen birini göstereyim. " der. Open Subtitles أما فرانكي فكان يقول أرني رجلاً لا يحمل سوى قلبه وسأريكَ رجلاً ينتظر الهزيمة
    VVilkes'te bir gariplik olsaydı Reyes fark ederdi. Reyes'ten pek bir şey öğrenemedim. Open Subtitles اذا كان ويلكز مريضا ، ، فكان رييس لاحظ ذلك
    Şerefiniz olsaydı savaş alanında ölmeme izin verirdiniz. Open Subtitles إذا كنتم تعرفون معنى الشرف فكان عليكم تركي أموت في ساحة المعركة
    Ama önce başka bir silahla yaralanıp... sonra baltalanmış olsaydı, etrafta daha çok kan olmalıydı. Open Subtitles لكن أذا كانت تخثرت دمائها بسلاح أخر أولاً ثم ضربت بالفأس, فكان لابد و أن يوجد الكثير من الدماء
    Bu bir film sahnesi olsaydı daha farklı biterdi. Open Subtitles أذا كان هذا فيلماً ، فكان سينتهى نهاية مختلفة
    İşini yapmış olsaydın bunlara gerek kalmayacaktı. Open Subtitles إذا كُنتِ أتممتِ عملُكِ فكان كُل هذا لن يكونَ ضرورياً
    Ve varışımızla birlikte her şeyini kaybetmiş göçmenlerdik. Bu yüzden hayatımızı yeniden inşa edebilmek için çok çalışmamız gerekti. TED وفور وصولنا، كنا المهاجرين الذين فقدنا كل شيء، فكان علينا العمل بجد لإعادة بناء حياتنا.

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus