| Maura, bilmeni istiyorum ki, bunun üzerinde çok fazla düşündüm. | Open Subtitles | مورا، أريد منك أن تعلمي بأني فكّرت بهذا الأمر ملياً. |
| Erdem, ahlak filan üzerine ailemin beni nasıl yetiştirdiğini hakkında düşündüm ve ama sonra üstündeki bu askısız bluza bakıyorum. | Open Subtitles | لقد فكّرت بشأنه, كيف والديَّ علّماني قيمي و أخلاقي و ما إلى ذلك. ثم انظر إلى تلك البلوزة التي ترتدينها. |
| Bunu düşündüm. Parayı geri vermeliyiz. Kendimi daha iyi hissederim. | Open Subtitles | أبّي لقد فكّرت بالموضوع يجب أن نعيد المال سأشعر بالتحسّن |
| Belki O da tuzağa düşmüştür. Hiç bunu düşündün mü? | Open Subtitles | ربما أوقعوا به هو الآخر، هل فكّرت في ذلك قط؟ |
| Hayır, aslında doktorluğu düşünmüştüm. Fakat bana göre olmadığına karar verdim. Doğru. | Open Subtitles | فى الحقيقة لقد فكّرت فى أن أكون طبيباً و لكن وجدت أنه لا يناسبنى |
| düşünüyordum ki, biraz daha yukarı çıkar da takla atarsan, daha süper olur. | Open Subtitles | فكّرت وحسب إن صعدت للأعلى أكثر قليلاً أثناء تشقلبك، سيكون ذلك أكثر تميّزاً |
| Her neyse, bunun belki bir... katkısı olur diye düşündüm. | Open Subtitles | .. على كلّ حال، لقد فكّرت أن هذا قد يساعدك |
| Etraflıca düşündüm ve sonunda sana anlatmam gerektiğine karar verdim. | Open Subtitles | فكّرت مليّاً، وخطرت لى فكرة أنى لابد وأن أخبرك بالحقيقة |
| Depoya kelepçe takar... motoru da yoğuşturucu yanında ayrı taşırız diye düşündüm. | Open Subtitles | الآن، فكّرت بأن نضع حلقة على الخزان ونحمل المحرك لوحده، بجانب المكثّف. |
| Temelli. Aslında çoktan ayrıldım, sadece gelip ilk sana söylemeliyim diye düşündüm. | Open Subtitles | في الواقع، لقد غادرت بالفعل ولكنني فكّرت في أن أعود وأخبرك بنفسي |
| Ben de sizinle birkaç dakika geçirmeye değer diye düşündüm. | Open Subtitles | لذا فكّرت بأن بضع دقائق معك لن تكون مضيعة للوقت. |
| Cadıların bana verdiği o hançeri sana saplamayı bile düşündüm ama yapmadım. | Open Subtitles | حتّى أنّي فكّرت أن أطعنك بالخنجر الذي أعطتنيه الساحرات، لكنّي لم أفعل. |
| Bazı cevapları öğrenmeden kaçmayacağını söyleyişini düşündüm fark ettim ki ben de kaçamam. | Open Subtitles | فكّرت بما قلته بشأن عدم قدرتك على الرحيل قبل الحصول على بعض الإجابات |
| Hiç durup gördüğümüz uçağın bombardıman uçağı ya da Aurora projesindeki gibi sadece deneysel bir uçak olduğunu düşündün mü ? | Open Subtitles | هل توقّفت للحظة و فكّرت أنّ ما رأيناه مجرّد طائرة اختبار؟ كالقاذفة الشبح أو مشروع ''أورورا'' هذا؟ |
| Ama tekrar çeyrekliğin sağ elde olduğunu düşündün. | Open Subtitles | ولكن من الناحية الثانية، فكّرت الربع كان في اليدّ اليمنى. |
| Hiç küçük bir tercihin tüm hayatını nasıl değiştirebileceğini düşündün mü? | Open Subtitles | هل فكّرت في أيّ وقت عن خيار واحد وصغير يمكن أن يغيّر الحياةً بالكامل ؟ |
| Tahmin edersiniz ki, görünmezliğin işim için bir nimet olacağını düşünmüştüm. | Open Subtitles | والآن فكّرت أن الخفاء سيكون مرح إلى عملي |
| Mimarlık okulununda bunu düşünüyordum ve ölüm işlerini yeniden tasarlamak için bir plana koyuldum. | TED | عندما كنت في معهد الهندسة المعمارية، فكّرت في كلّ هذا، وقمت بوضع مخطط من أجل إعادة تصميم مراحل رعاية الموتى. |
| Sonra kendime dedim ki o tablete dokunmayı bırakmadı, değil mi? | Open Subtitles | :وبعدها فكّرت وقلت لنفسي ماذا إن كان لم يتوقّف عن لمسه؟ |
| Adamlarım senin için çalışmıyor ve aklıma gelmişken ben de çalışmıyorum. | Open Subtitles | , أنا و رجالي لا نعمل لصالحكَ لو فكّرت في الأمر |
| Bunun hakkında düşündüm. Zor bir durum, ama anladığımı düşünüyorum. | Open Subtitles | لقد فكّرت في ذلك، إنّه أمرٌ قاسٍ بعض الشّيء لكن أعتقد بأنّ لديّ الحلّ |
| Belki de, herkesten az içtiğiniz için eve gitmeniz gerektiğini düşündünüz. | TED | قد تكون فكّرت بأنّك تناولت كحولا أقلّ من الآخرين، لذا أنت من الذي يتوجب عليه العودة للمنزل. |
| Burada çıkmanı kutluyorlar sandım. | Open Subtitles | فكّرت بأنهم قَد يكونون فوق هنا إحتفالا بإطلاق سراحك |
| İnsanlar, siteye yorumlar yazıyor onlardan birinin San Joaquin Katili olabileceği aklına geldi mi? | Open Subtitles | الأشخاص الذين ينشرون مواضيع في الموقع هل فكّرت أنّ أحدهم قد يكون القاتل؟ |
| Müziği düşündü ve sporu ve diğer yaratıcı uğraşları. | Open Subtitles | .. فكّرت في الموسيقى .. الرياضة وتسالي إبداعية أخرى |
| Marty, bunun çalışanlar üzerinde yaratacağı etkiyi düşünür müsün? | Open Subtitles | مارتي هل فكّرت بشأن تأثير هذا على الموظّفين؟ |
| Şirket sahte olduklarını düşünmüş. | Open Subtitles | شركة التأمين فكّرت أنها ربما تكون مزيّفة |
| Rambaldi çalışmalarının geçmişe açılan bir pencere olduğunu sanıyordum. | Open Subtitles | فكّرت عمل رامبالدي كان النافذة إلى الماضي. |
| Yani, onu seviyorum ama o filmi görseydiniz siz de benim düşündüğümü düşünürdünüz. | Open Subtitles | أعني، إنّني أحبّها ولكن إذا شاهدت هذا الفيلم، ربّما ستفكّر بنفس ما فكّرت به. |