Her ne peşindeysen, hiçbir şey bulamayacaksın, çünkü bir şey yok. | Open Subtitles | مهما يكن ما تظنين أنك تبحثين عنه، فلا شيء لتجدينه أصلاً. |
Yanlış soruyu doğru cevaplamaktan daha kötü bir şey yok. | TED | فلا شيء أسوء من الإجابة الجيدة عن السّؤال الخاطئ. |
Yüksek reytingli radyocunu neden kovduğunu patronlara açıklamak zorunda kalmak istemiyorsan bu konu hakkında yapabileceğin hiçbir şey yok, tamam mı? | Open Subtitles | مالم تشرحي للمالكين لماذا طردت أفضل موظفيك فلا شيء يمكننا فعله بذلك |
Sahnede istekli göründükleri sürece, endişelenecek bir şey yok. | Open Subtitles | طالما هو حار على المسرح فلا شيء للقلق حوله |
Sahaya ilk kez çıktığınız geceki gibi bir duygu asla yoktur. | Open Subtitles | فلا شيء مثل تلك الليلة الاولى التي تطئ قدمك فيها للملعب |
Eğer haklıysan.Yapacak başka bir şey yok, eğer yanılıyorsan,Bu Brett'i delirtir. | Open Subtitles | إذا كنتي محقة ، فلا شيء يمكن أن يتغير في الأمر مهما قلت له وإذا لم تكوني محقة ، فأنا سوف أفزع هذا الرجل تماما |
Mucize eseri çiçek hastalığı olmasa bile, üzerinde çalışabileceğimiz hiçbir şey yok. Yeni bir bilgi yok. | Open Subtitles | وحتّى لو بمعجزة ما لم يكن الجُدَري، فلا شيء آخر لنتابع منه، لا توجد بيانات جديدة |
Hepsini geri gönder. Hediyeler için erken. Daha ortada kazanılan bir şey yok. | Open Subtitles | أعدهم، من السابق لأوانه احتضان الهدايا، فلا شيء انتصر |
Ortada dengesiz genç bir kızın iddialarından başka bir şey yok. | Open Subtitles | فلا شيء متوقع هنا عدا إدعاءات من فتاة مراهقة مختلة |
Bu dağların üzerinden geçemeyiz. Orada buz ve kayadan başka bir şey yok. | Open Subtitles | لا يمكنكم صعود هذه الجبال, فلا شيء هناك سوى الثلج والصخور. |
Bilekliklerindeki telemetriden başka hiçbir şey yok. Ne ses, ne görüntü, ne de bilgisayar bağlantısı var. | Open Subtitles | عدى المؤشرات من أساورهم فلا شيء لدينا لا صورة و لا صوت و لا رابط حاسوب |
Bunun için yapabileceğim hiçbir şey yok ama şundan adım gibi eminim diğeri için her şeyi yapacağım. | Open Subtitles | اذا فلا شيء يمكنني فعله بخصوص هذا الشيء و لكني متأكد جدا انها ستلتزم بالشيء الآخر |
Ve bu ışıklar altında ölürsem benim için endişelenecek bir şey yok. | Open Subtitles | ...وحتى لو مت في الحال فلا شيء يدعو للقلق |
Sahnede istekli göründükleri sürece, endişelenecek bir şey yok. | Open Subtitles | سيذهبكلّالتوتّرالجنسي... . طالماهوحارعلى المسرح, فلا شيء للقلق حوله. |
- Yahudilikte ise hiçbir şey yok. | Open Subtitles | أعني ان اليهودية فلا شيء هناك مثل هذا |
Cennet çok abartılıyor. Orada bir şey yok. | Open Subtitles | ،السماء يبالغون بها كثيرا فلا شيء هناك |
Olsa bile bu konuda yapabileceğin hiçbir şey yok. | Open Subtitles | حتى و إن فعلت... فلا شيء يمكنك القيام به حيال ذلك. |
Springfield'e zaman ayırıp geldiğin için teşekkür ederim ama benim yapabileceğim hiçbir şey yok. | Open Subtitles | " بينما أقدر لك المجيء إلى " سبرينغ فيلد في ساعات ذروتك , فلا شيء أستطيع تقديمه |
Tamamen terk edilmek kadar tehlikeli bir şey yoktur. Yapayanlız. | Open Subtitles | فلا شيء أخطر من أن تجد نفسك اعزلا ووحيدا. |
Bir kere serbest kaldıysa yapabileceğin hiçbir şey yoktur onu ait olduğu yere koyana kadar. | Open Subtitles | ما ان تنطلق هذه الروح فلا شيء يمكننا فعله جراء ذلك الاى ان نضعها حيث تنتمي |
Yalnız biri için, yalnızlığını paylaşacak başka bir yalnız bulmaktan daha iyi hiçbir şey yoktur. | Open Subtitles | عندما تكونين وحيدة، فلا شيء أفضل من إيجاد وحيد آخر لتكوني وحيدة معه |