| Florida hakkında konuşmamız gerekiyor sanıyordum. | Open Subtitles | أعتقد بأننا ليس من المفترض أن نتحدث عن فلوريد |
| Problem şu ki, silah şu an Florida körfezinin ortalarında bir yerlerdedir. | Open Subtitles | المشكلة هي أن نصف .الطريق لخليج فلوريد الأن |
| "Florida'da bir kaza oldu ve bir eğitmen öldü" dendi. | Open Subtitles | قال، لقد كان هُناك حادثة.. فى حديقة "فلوريد" ومُدرب قُتِل. |
| nükleer yakıt olarak florürlü tuz kullanıyordu spesifik olmak gerekirse; lityum, berilyum, uranyum ve toryum florür. | TED | وهو استخدامه لأملاح الفلوريد كوقود نووي وخاصة فلوريد الليثيوم والبيريليوم واليورانيوم والثوريوم. |
| Normal bir diş macunu tüpü 170 gram bunun yüzde 25'i florür hesaplarsak, 170 çarpı 0.25 = 425 eder. | Open Subtitles | فالأستخدام العادى لمعجون لاسنان يكون بمقدار 170 جرام. بحيث يكون 25 جرام منها فلوريد, لذلك. 170مرة،75مرةفاناتجيكون425. |
| Dimetil metilfosfonat fosfor triklorid sodyum florid. | Open Subtitles | " ميثيليات الفوسفانيت " " حامض مثيلي مشتعل شفاف ذو رائحة عبقة " " كلوريد الفوسفات النووي " ملح " فلوريد الصوديوم " |
| Yani... onu şaka olsun diye Florida'ya gönderdik ve sen onu kovmuştun. | Open Subtitles | أقصد لقد أرسلناه إلى فلوريد كمقلب ولقد طردتيه |
| John Holmes ve Dawn, takma isimlerle Florida'ya gittiler. | Open Subtitles | جون هولمز و داون فروا الي فلوريد |
| Florida'dan buraya gelen 16 yasinda bir kaçak. | Open Subtitles | إنها في السادسة عشر من العمر إنتقلت من "فلوريد" |
| O öldüğünde Florida'daydım. | Open Subtitles | انا كنت لا ازال في فلوريد عندما مات |
| Florida'da, 500'ü bir saatte yapıyorduk. | Open Subtitles | في فلوريد 500 في الساعة |
| Florida'yı ne kadar sevdiğini biliyorum. | Open Subtitles | أعلم كيف تحب فلوريد |
| Size minnettarım. Ayrıca bütün kurbanların güneydoğu civarından olduğunu doğruladım-- Florida, Louisiana, Georgia, Alabama. | Open Subtitles | {\pos(192,180)} تأكدت أيضاً بأن جميع النساء هن ضحايا من الجنوب الغربي (فلوريد)، (لويزيانا)، (جورجيا)، (ألاباما) |
| Eğer Florida'ya gidiyorsa ve biz takip etmezsek? | Open Subtitles | (إن كان متوجهاً إلى (فلوريد ولم نقم بتعقبه |
| Florida da idam cezasını ihtimaller arasından silsin. | Open Subtitles | وستُزيح (فلوريد) عقوبة الإعدام من المُحاكمة. |
| Şimdiye kadarkiler ölü, ölü, komada, Florida da. | Open Subtitles | ولحدِّ الآن، ما توصّلتُ إليه هو، ميّت، ميّت، في غيبوبة، في (فلوريد). |
| İçme suyundaki sodyum florür yüksek olsa olabilir. | Open Subtitles | ولو كان هناك أعلى مستوى غير عادي فلوريد الصوديوم عدد في مياه الشرب، |
| Sıvı toryum florür kullanan teknoloji ile mevcut su soğutmalı, katı yakıtlı uranyum yakıtlı nükleer enerjinin pahalı ve meşakkatli yönlerinden kurtulabiliriz. | TED | باستخدام تقنية فلوريد الثوريوم السائل يمكننا الابتعاد عن المظاهر الصعبة والغالية لطاقة نووية لليورانيوم، والتي تعمل بوقود صلب ومياه مبردة |
| 170 gram hidrojen florür. | Open Subtitles | ستة أونصات من فلوريد الهيدروجين. |
| Çok az sodyum florür buldum. | Open Subtitles | اه، وجدت آثار باهتة من فلوريد الصوديوم. |