| Hayır, Bir daha asla yatağa girmicem, dedim. Arada fark var. | Open Subtitles | كلا، إنني فقط لم أذهب إلى السرير، فهُناك فرق. |
| Hayır, Bir daha asla yatağa girmicem, dedim. Arada fark var. | Open Subtitles | كلا، إنني فقط لم أذهب إلى السرير، فهُناك فرق. |
| O çatıya çıkmanın bir sürü yolu var halbuki. | Open Subtitles | فهُناك عشرات الطُرق التي يُمكن أن تصل بها إلى السقف. |
| Ve eğer gerçekten macera ararsanız renkli televizyonumuz da var. | Open Subtitles | إن كنتم تشعرون بالمغامرة، فهُناك تلفاز ملون هُنا. |
| Dünyanın bu tarafında faaliyet gösteren beş korsan çetesi var. | Open Subtitles | فهُناك مجموعة قراصنة من خمسة في هذا البحر الآن. |
| İnternette bize katılacağını söyleyen birçok kişi var. | Open Subtitles | فهُناك كثير من الأشخاص في النت قالوا إنهم سيوافقون إذا طلبنا منهم ذلك. |
| Benim bir fikrim var. Paradan daha çok sevdiği bir şey var. | Open Subtitles | أنا سأخبرك, فهُناك أمراً واحداً يحبه أكثر من المال |
| Birkaç kişiyi kiliseye yolladık. Orada dolu ve çalışan bir jeneratör var. | Open Subtitles | لقد أرسلنا بعض الناس إلى الكنيسة، فهُناك مُولّد يعمل ممتلئ بالوقود. |
| Bu pes etmek değil, oluruna bırakmak. İkisi arasında fark var. | Open Subtitles | هذا ليس إستسلام، بل تغاضي عن الأمر، فهُناك فرق. |
| Eğer size böyle söylediyse yalan söylemesinin tek bir mantıklı açıklaması var... | Open Subtitles | إذا كان ذلك ما أخبرتك إياه ، فهُناك سبب واحد يُمكنها بسببه أن تكذب |
| Şimdi asıl sorun onu takip etmek. Çok fazla iletişim yöntemi var. | Open Subtitles | المُشكلة الآن هي تعقبه، فهُناك طُرق عديدة مُحتملة للتواصل. |
| Salonun arkasına doğru ilerleyin. Herkese yetecek yerimiz var. Her şey yolunda. | Open Subtitles | اقطع طريقك إلى مُؤخرة الغرفة، فهُناك مساحة كافية للجميع. |
| Tekvin ve Büyük Patlama var. | Open Subtitles | فهُناك سفر التكوين و بعد ذلك الانفجار الكبير. |
| Yani bilimde mantıklı olmayan birçok şey var. | Open Subtitles | يارباه لذا فهُناك الكثير في العلوم لايبدوا منطقيًا |
| 20 kmlik alanda bile 940,000 insan var. | Open Subtitles | حتى إذا وسّعناها إلى 20 كم، فهُناك ما يُقارب 940 ألف شخص. |
| Hâlâ bana inanmıyorsan görmen gereken bir şey var. | Open Subtitles | ، لكن إذا كُنتِ لا تُصدقيني بعد فهُناك شيء ما ينبغي عليكِ رؤيته |
| Bu hemen verilecek bir karar değil lordum. Başka yollar var. | Open Subtitles | مولاي، لا يُعقل أن تُقرر على هذه الخطه بسرعة، فهُناك طرق أُخرى |
| Fairfax ve Burdon köşesinde iyi kahve yapan bir yer var. | Open Subtitles | فهُناك مقهى جيد بزاوية "شارعي الخامس و جادة "بورك |
| Yapmam gereken çok iş var. | Open Subtitles | {\fnAdobe Arabic}.فهُناك الكَثير يتطلّب حضوري |
| Demek cezalandırılması gereken gerçek bir katil var. | Open Subtitles | إذن ... فهُناك قاتل طليق يحتاج لأن يتم عقابه |