Ama hapiste, vücudunu kirletmekten başka yapacak pek bir şey yoktur. | Open Subtitles | لكن لم يكن هناك الكثيرلفعله فى السجن سوى العبث بقدسية جسدك |
Tommy'nin hapiste ve senin dışarıda olacağını söylemen dışında herhâlde. | Open Subtitles | لقد نسيت الجزء عندما يكون تومى فى السجن وأنت لا |
Bilmem ki, hapiste ders veriyorum ve sen de var mısın diye bakınıyorum. | Open Subtitles | ،لا أعلم، انا أعطي دروساً فى السجن لذا فا انا أبقي عينى عليك |
Bu birini hapishanede tutmak gibi bir şey. Ama bunu değiştirirsen, tamam mı? | Open Subtitles | إنه كمثل الإبقاء على شخص فى السجن و لكن إذا قمت بتغيير ذلك |
Evet, ben bile çok nadir görüyorum onu. Çok fazla çalışıyor, sanki hapishanede. | Open Subtitles | نعم ، أنا نفسى أراها قليلاً لإنها تعمل كثيراً وكما إنها فى السجن |
Gençleri hapiste görmek hoşuma gitmiyor. Benim de çocuklarım var. | Open Subtitles | لا أحب رؤية الشباب فى السجن لدى أطفال أيضاً |
Çok sayıda kişinin başına bir sürü dert açabilir şantajcı da sonunda kendini hapiste bulur bazen. | Open Subtitles | قد يسبب العديد من المشاكل لأعظم الناس وأحياناً ينتهى به المطاف فى السجن |
Çok sayıda kişinin başına bir sürü dert açabilir şantajcı da sonunda kendini hapiste bulur bazen. | Open Subtitles | قد يسبب العديد من المشاكل لأعظم الناس وأحياناً ينتهى به المطاف فى السجن |
hapse atıldım... ve orada, hapiste, hayatım başladı... orada tek gerçek dostumla tanıştım... | Open Subtitles | ووضعنى فى السجن وهناك, بدأت حياتى الحقيقية لأننى هناك تعرفت على الشخص الذى أصبح صديقى الوحيد |
Doğal olarak onu hapiste tam olarak ikna edemezdim. | Open Subtitles | في الواقع لم أكن أستطيع إقناعهم وهم فى السجن |
O halde Michael bu akşam tahta oturur, ve kral ya hapiste ya mezarda olur. | Open Subtitles | حينئذ فسوف يجلس مايكل على العرش هذه الليله و سيرقد الملك فى السجن أو القبر |
O sen miydin? O bendim. Güzelce hapishanede 30 gün geçirdim. | Open Subtitles | أذلك كان انت؟ ذلك كان أنا , ثلاثون يوم فى السجن |
Bu işin yararı yok. hapishanede uçakların olduğunu mu düşünüyorsun? | Open Subtitles | هذا لن يفيدك اطلاقا, هل تعتقد انه يوجد طائرات فى السجن ؟ |
hapishanede bir kez hayatını kurtardığım için. Ve ayrıca kadın için. | Open Subtitles | يكفى أنى حافظت على حياتك فى السجن والآن المرأة. |
Çılgınlık bu.Sen hapishanede,ben ise yatakta olmalıydım. | Open Subtitles | هذا جنون , لابد أن تكون فى السجن وأكون انا فى السرير |
hapishanede ilk öğrendiğiniz şey, herkesin suçsuz olduğudur. | Open Subtitles | كما ترى , أول شىء تتعلمة فى السجن أن كل شخص برىء |
Bunlardan biriyle yakalanırsanız ömür boyu hapis yatarsınız. | Open Subtitles | إن أمسكوا بك وأنت تحملها ستقضى بقية حياتك فى السجن |
hapishanedeki sersemleri döven biri değilim! | Open Subtitles | وانة ليس سوى مدان لا يساوي شيئا يذكر يهزم بعض الحمقى فى السجن |
Bir itiraf imzalayıp hayatının sonuna kadar bir hücrede yaşabilirsin ya da bize s*ktirip gitmemizi söyleyip asılabilirsin. | Open Subtitles | ان توقع اعتراف وتقضى بقيه عمرك فى السجن او ان تخبرنا ان نبتعد وعندها ستشنق |
Seni de hapse atsalar iyi olur çünkü iyi bir avukat olduğunu söylemiştin. | Open Subtitles | حسناً، من الافضل ان يرموكِ فى السجن ايضاً لأنكِ قلتى أنكِ محامية جيدة |
Hey, 14 yılımı Kodeste sadece bu maçı izleyeyim diye geçirmedim. | Open Subtitles | أنا لم اقضى 14 عاماً .فى السجن فقط لأشاهد هذه المباراة |
Bir hikaye üzerinde çalışıyorum Hapisteki bir adamla ilgili. | Open Subtitles | تلك القصة التى أعمل عليها حول رجل فى السجن. |
Bu kadar bilgiyle bir insanı hapise yollamak yeterince kötü. But to tell-- | Open Subtitles | إحتجازك لرجل فى السجن بمعلومات غير كافيه أمر سىء |
Otuzbircinin teki hapisten çıkalı daha altı ay olmadan kafayı çekip, karıştığı kavgada yamultuluyor bunun üzerine eve gidip, bir tabancayla geri geliyor ve adamı vuruyor. | Open Subtitles | بعض الغباء لا ينقضى بعد قضاء ستة أشهر فى السجن كان ثملا و إشتبك فى مشاجره فذهب لمنزله و أخذ مسدسا |
hapishane hayatı rutindir ve sonra daha da rutin. | Open Subtitles | تتكون الحياه فى السجن من الروتين ثم المزيد من الروتين |