| Bence iki insan birbiri için yaratılmamışsa bir zaman gelir oluruna bırakman gerekir. | Open Subtitles | أظن لو شخصين غير مقدرين لبعض فى وقت ما يجب أن تتخطى الأمر |
| Sanırım çok kavga ettik, ama böyle bir zamanda işi kaybetmek... | Open Subtitles | أعتقد اننا تشاجرنا كثيراً و لكن فقدان وظيفة فى وقت كهذا |
| Üzgünüm, Vel. Mad tatlı bir kız. Tamam Bir ara ona uğrarız. | Open Subtitles | أنا أسف ,فيل أنه لطيف منك سوف ننظر اليها فى وقت لاحق |
| Bugün erken saatlerde, Cleveland'in lüks semtlerinden birinde hiç düşünülmeyen gerçekleşti. | Open Subtitles | فى وقت سابق اليوم فى ضاحية راقية بكليفلاند الغير متوقع حدث |
| Lütfen alın, çünkü bunu ben zaten elimden... Hayır, başka bir sefere ödünç verirsiniz. Teşekkürler. | Open Subtitles | يمكنك تحتفظى بها ، على أى حال كنت سآخذها فى وقت لاحق |
| Bir cumartesi günü böyle biçimsiz bir saatte geldiğim için özür dilerim. | Open Subtitles | سامحيني من فضلك على المجيء فى وقت غير مناسب كهذا، في يوم سبت |
| Böyle zamanlarda yaşamaya devam etmek imkânsız gibi görünür... ve buzdolabındaki her şeyi yiyip bitirmek kaçınılmaz olur. | Open Subtitles | فى وقت كهذا يصعب على أى شخص الإستمرار فى حياته وأن يأكل هذا الشخص كل مخزونه من الطعام الموجود فى المبرد هو أمر لابد منه |
| Şu lavı durdurduğumuzda elinizdeki herşeyi aynı anda kullanın, böylece kabuk bağlar. | Open Subtitles | عندما نحصل عليهما،قم بإلقاء كل شيء عليها فى وقت واحد لعمل قشرة |
| Görünüşe göre, markette o sırada görevde olmayan bir polisi öldürmüş. | Open Subtitles | قتل على ما يبدو شرطي ليس فى وقت العمل بمحل للبقالة |
| Eh, bir gün ayrılmak zorunda. Gerçekleri görmeliyiz. | Open Subtitles | حسنا سيضطر للرحيل فى وقت ما يجب ان نواجه ذلك |
| 1 Haziran gününün erken saatlerinde, garip ve rahatsız edici bir rüya gördüm. | Open Subtitles | فى وقت متأخر من ليلة السبت الأول من يونيو حلمت حلماً غريباً حلماً غير سار |
| Lütfen, benimle uğraşmak istiyorsanız başka bir zaman yapın. | Open Subtitles | أرجوك ، إذا أردت أن تنال منى لتجعلها فى وقت لاحق |
| Başka bir zaman, başka bir yerde bir şeyler yaşayabilirdik. | Open Subtitles | ربما فى وقت آخر ومكان آخر , كان يمكن ان يحدث فرقا |
| Uğraman çok iyi oldu. Belki başka bir zaman görüşürüz! | Open Subtitles | لقد كان جميلا منك أن تتوقف ربما يمكننا أن نفعلها فى وقت آخر ؟ |
| Böyle bir zamanda elinde kâğıtlarla koşturup duruyorsun. | Open Subtitles | تجرى هنا وهناك لتأتى بأوراق موقعة . فى وقت مثل هذا |
| General, müsait bir zamanda bu konu ile ilgilenilecek, inanın bana. | Open Subtitles | جنرال سأهتم بهذا الأمر صدقنى و لكن فى وقت جيد |
| Başka bir yerde başka bir zamanda belki tek başına kalabilirsin. | Open Subtitles | فى وقت غير هذا ومكان غير هذا كان من المحتمل أن ننسجم سويا |
| Bir ara, Roth 20'li yaşlarının başındayken, imzası değişmiş ve buna sebep olan tek bir şey geliyor aklıma. | Open Subtitles | فى وقت ما,عندما كان روث فى بدايه العشرينات تغير توقيعه وهناك سبب واحد يمكننى التفكير به قد يسبب هذا. |
| Örneğin, bugün daha erken saatlerde 'HIV'nin cinsel yolla geçmesini nasıl engelleriz?' | TED | إذاً, على سبيل المثال, اليوم فى وقت باكر كانت هناك مناقشة لكيفية تقليل النقل الجنسى لفيروس الإيدز؟ |
| Senin yerinde olsam bir dahaki sefere istese bile onunla dans etmezdim. | Open Subtitles | فى وقت آخر ليزى لاترقصى معه حتى لو طلب منك ذلك |
| Bir partiden dönüyordum. Geç saatte, sarhoş. | Open Subtitles | كنت عائدا من حفله فى وقت متأخر و كنت مخمورا |
| Son zamanlarda sabah bulantıları başladı. | Open Subtitles | أنا دائما لدى غثيان فى وقت متأخر من اليوم |
| Gel gör ki, şatoya döndükleri anda yakışıklı adam yeniden uzaklara gitti. | Open Subtitles | لكن انظر فى وقت عودته الى القلعه الرجل الوسيم رحل عنها ثانيهً |
| Evi terk ettiğim sırada bende bir kusur olduğunu ve oğlumun bensiz daha iyi olacağını sanmıştım. | Open Subtitles | فى وقت مغادرتى, شعرت بأن هناك شيئاً فظيع فىِ وأنه سيكون أفضل لو لم يكن ابنى معى |
| Bir keresinde bana bir gün anlatmak zorunda kalacağımı söylemiştin. | Open Subtitles | قلت لى ذات مره علىّ ان اخبرك فى وقت ما |
| 1 Haziran gününün erken saatlerinde, garip ve rahatsız edici bir rüya gördüm. | Open Subtitles | فى وقت متأخر من ليلة السبت الأول من يونيو حلمت حلماً غريباً حلماً غير سار |
| İnanıyorum ki kaza anında, Chad baygındı. | Open Subtitles | فى وقت الحادث انا اعتقد انه كان فاقد الوعى |
| Belki de bu nedenle bir seferde üç kişiyi birden vuruyordur. | Open Subtitles | لكن لا يمكنه أن يجرى عملية إلا .على شخص واحد فى وقت واحد |