| Bu örnek Uganda'da yaptığımız bir çalışmadan, haberleşme cihazlarını ortak kullanan insanların bu cihazları nasıl kullandığı hakkında daha karmaşık bir örnek. | TED | هذا المثال معقد إلى حد ما، وهو من دراسة قمنا بها في أوغندا عن كيفية استخدام هذه الأجهزة بين الأشخاص الذين يتشاركونها. |
| Ama aslında Uganda'da o dönemde başka birşey daha oldu. | TED | ولكن في الواقع حدث أمرٌ ما في أوغندا في هذه الفترة |
| Bu örnekler benim Uganda'da tanık olduğum babamınsa Bihar'da karşılaştığı sorunlara yeni umutlar aşılıyor, yeni çözüm olasılıkları yaratıyor. | TED | هذه الأمثلة تعطي أملا جديداً، وإمكانيات جديدة للمشاكل التي شهدت في أوغندا أو التي واجهها والدي في بيهار. |
| Bu Uganda'nın Kanada ile eşleştiği son tur ve takımımıza liderlik eden Uganda'nın geç yıldızı, 14 yaşındaki Phiona Mutesi var. | Open Subtitles | حيث ستتواجه أوغندا في الجولة الأخيرة مع كندا ولدينا النجمة الصاعدة في أوغندا |
| En başta, Uganda'daki ailesine düzenli olarak telefon ettiğini gördük. | TED | ومنها، رأينا أنها قامت وبشكل منتظم بإجراء المكالمات الهاتفية مع عائلتها في أوغندا. |
| İklim krizini halletmezsek eğer, Uganda'da yoksulluğa karşı savaşma planları çözülmeden kalacak. | TED | فخطط القضاء على الفقر في أوغندا تعتبر جدلية إذا لم نحل قضية المناخ |
| Oxford'taki meslektaşlarımla beraber, Uganda'da mültecilerin ekonomik yaşamlarını inceleyen bir araştırma projesini başlattık. | TED | جنبا إلى جنب مع زملائي في أكسفورد، شرعت في مشروع بحثي في أوغندا عن الحياة الاقتصادية للاجئين. |
| Örneğin, geçenlerde Uganda'da bir grup eylemci sokaklara kafeslerin içinde domuzlar bıraktı. | TED | على سبيل المثال: مؤخرًا قامت مجموعة من النشطاء في أوغندا بإطلاق قطيع من الخنازير في الشوارع. |
| Uganda'da eski çocuk askerlere psikolojik yardım amaçlı kullanıldı. | TED | إنها تستخدم في أوغندا لمنح بعض المساعدات النفسية للجنود الأطفال السابقين. |
| Uganda'da dört yıl önce 8 yaşında bir kız, 30 yaşındaki bir adamla evlenebiliyordu. | TED | قبل أربع سنوات، في أوغندا كانت تستطيع الفتاة ذات الثمانية أعوام من الزواج من رجل عمره ثلاثين |
| Üçüncü nesi prototip, şu anda, Uganda'da test aşamasında. | TED | الجيل الثالث التجريبي هو, حاليا يتم تجربته في أوغندا. |
| Uganda'da 100 çocuk kızamık yüzünden hayatını kaybetti. | Open Subtitles | مئات الأطفال في أوغندا ماتوا من مرض الحصبة |
| ABC kampanyasının Uganda'da etkili olduğunu bilmemizin sebebi, zaman içinde yayılmanın iyi bir istatistiğine sahip olmamızdır. | TED | السبب في أننا نعرف أن حملة أي بي سي في أوغندا كانت فعالة هو أننا نملك بيانات جيدة توضح لنا معدلات انتشار الإيدز مع الوقت |
| Çünkü Uganda'da 1990'larda AIDS görülme sıklığında bir düşüş olduğu doğru. Eğitim kampanyaları olduğu da doğru. | TED | لأنه من الصحيح أنه كان هناك انخفاضاً في معدل انتشار الإيدز في أوغندا في التسعينيات, و صحيح أنهم قاموا كذلك بحملات تثقيفية |
| 2010 yılında Uganda'da devletin, lokal nüfusun cep telefonlarını görüş ayrılığı yüzünden denetlemesine karşı çıkılması üzerine bu sorunla ilgili çalışıldı. | TED | هذه في أوغندا عام 2010م أثناء عملي لإيجاد حل يسمح للسكان المحليين بتجنب الرقابة الحكومية على هواتفهم النقالة. بسبب تعبيرهم عن معارضتهم |
| 2014'te Uganda'da bir araştırma yapıldı: Başkent Kampala'daki mültecilerin yüzde 80i çalıştıkları için insani yardıma ihtiyaç duymuyordu. | TED | في أوغندا سنة 2014، قاموا بدراسة: 80 في المئة من اللاجئين في العاصمة كامبالا لا يحتاجون أي مساعدات إنسانية لأنهم كانوا يعملون. |
| Uganda'da askerler tutukladı, aslında esir alındık. | Open Subtitles | لقد حوصرنا كثيراً من قبل الجيش في "أوغندا"، أساساً لقد خطفنا وتم تحويل شاحنتان إلى أماكن عديدة. |
| Bizi Uganda'da işini yapmaya çağırıyorsan lütfen bize cesaret ver. | Open Subtitles | إذا طلبت منا" " "للقيام بعملك في "أوغندا "من فضلك أعطينا الشجاعة" |
| Bölgedeki çatışmalar, 1980li yılların sonlarına doğru Uganda'nın 500 kilometre doğusunda başladı. | Open Subtitles | هذه الحربعلى المنطقة بدأت من على بُعد 3 الآف ميل في " أوغندا " في آواخر الثمانينات. |
| Uganda'nın doğusunda bir kadın grubu kuran Constance Okollet ile görüştüm. Çocukluğunda, köyde normal bir yaşam sürdüklerini ve aç kalmadıklarını anlattı. Mevsimlerin her zamanki gibi geleceğini düşünüyorlardı, tohumları ne zaman ekeceklerini ve ne zaman hasat edeceklerini biliyorlardı ve böylece yeterli gıdaları oluyordu. | TED | التقيت كونستانس أوكولوت، التي شكلت مجموعة نسائية في أوغندا الشرقية، وقالت لي إنها عندما كبرت، عاشت حياة طبيعية جدا في قريتها، وأنهم لم يعانوا من الجوع، حيث كانوا يعرفون أن المواسم ستأتي كما هو متوقع لها، كانوا يعلمون متى يزرعون وكانوا يعرفون موسم الحصاد، وهكذا كان لديهم ما يكفي من الغذاء. |
| Uganda'daki evlat edinme merkezlerini aramamı ister misin? | Open Subtitles | كنت تريد الأتصال بوكالات التبني في (أوغندا) ؟ |
| Uganda'daki travestiler. | Open Subtitles | المتشبهون بالنساء في أوغندا |