| Elena ile karanlık yerlerde buluşmaya bayılıyordu bu şekilde birbirlerinin yüzünü görmek zorunda kalmadan ...varlıklarına elleri ile haberdar olabiliyorlardı. | Open Subtitles | حَبَّ مُقَابَلَة إلينا في الأماكنِ المُظلمةِ لكي قبل هم يُمْكِنُ أَنْ شاهدْ وجهَ بعضهم البعضِ، أيديهم أدركتْ حضورِ بعضهم البعضِ، |
| Hayır, Marv. Büyük olaylar büyük yerlerde olur. | Open Subtitles | لا مارف الأشياء الكبيرة تحدث في الأماكنِ الكبيرةِ. |
| Karanlık yerlerde kötü şeylerin döndüğünü biliyorduk. | Open Subtitles | نحنُ نعرفُ أن أشياءً سيّئة تحدث في الأماكنِ المظلمة. |
| En iyi kanıtı en iğrenç yerde buluyorsun. | Open Subtitles | تَجِدُ أفضل دليلِ في الأماكنِ أكثر شرّاً. |
| -mistik bir yerde buldun kendini. | Open Subtitles | وَجدَ نفسه في الأماكنِ الباطنيةِ. اللّيلة. كما نَحتفلُ بولادة الغرابِ. |
| Soğuk yerlerde neredeyse bir yıl saklayabilirsin. | Open Subtitles | في الأماكنِ الباردة يُمكنها تخزينها لمدةٍ عامٍ تقريبًا |
| Ama adlet hiçbir yerde değişmez... hatta öldürülen yerliler için madalya verildiği yerlerde, buradaki gibi. | Open Subtitles | والعداله لاتتغير في اي مكان. حتى في الأماكنِ التي يَعطونَ فيها اوسمةَ لقتل الهنود مثل التي ترتديها . |
| Sadece ulaşması zor yerlerde göründüler... camın arkasında, gölün karşısında. | Open Subtitles | فقط بيتشافوا في الأماكنِ العاليةِ... خلال النوافذِ،عبر البحيرةِ. |
| Ama dövüşleri başka yerde yapıyorlar. | Open Subtitles | لَكنَّهم كَانَ عِنْدَهُمْ القتالُ في الأماكنِ المختلفةِ. |