| Aynı yıl, 2004 yılında ülkenin bir diğer ucunda başka bir kütüphane inşa edildi ve görünüşü şu şekilde. | TED | في تلك السنة نفسها، 2004، في الجانب الآخر من البلاد، تم الانتهاء من بناء مكتبة أخرى. كانت تبدو هكذا. |
| Sokağın karşısındaki arkadaşlarına bunu öğretecek kimseleri yok. | Open Subtitles | ليس لدى أصدقائك في الجانب الآخر من الشارع من يعلمهم ذلك |
| Sizinle diğer tarafta görüşürüz. | Open Subtitles | ستقابلونه يا رفاق في الجانب الآخر من الحياة |
| Ekranın öbür tarafında, her şey çok daha kolay görünüyordu. | Open Subtitles | في الجانب الآخر من هذه الشاشة يبدو الأمر بسيط للغاية |
| Şehrin öte yanında. | Open Subtitles | في الجانب الآخر من المدينة |
| Aslına bakarsan, sizi duyma şansım olmaması için odanın öteki tarafında duracağım. | Open Subtitles | بالواقع، سأبقى في الجانب الآخر من الغرفة، حتى لا أسمع أي شيء |
| Adanın diğer tarafında... oraya çok benzeyen bir yer bulduk. | Open Subtitles | في الجانب الآخر من الجزيرة وجدنا مكان يشبه هذا كثيراً |
| Orası binanın diğer ucunda. Adamı ta oraya kadar sürükleyemeyiz. - Neden olmasın? | Open Subtitles | ذلكَ في الجانب الآخر من البناية لا يمكننا سحبه طول المسافة إلى هناك |
| Senden yardım alabilmek için dünyanın diğer ucunda mı yaşamalıyım? | Open Subtitles | هل ينبغي أن أعيش في الجانب الآخر من العالم لأحصل على مساعدتك؟ |
| Ancak o dünyanın diğer ucunda yaşıyor. Ayrıca onunla tanışmadın bile. | Open Subtitles | لكنها تعيش في الجانب الآخر من العالم ولم تقابلها |
| Her zamanki gibi havuzun karşısındaki odamızdayım. | Open Subtitles | أنا ما أزال في غرفتنا في الجانب الآخر من المسبح |
| Benimki de sokağın karşısındaki kırık kapılı ev. | Open Subtitles | ومنزلي في الجانب الآخر من الشارع المنزل الذي بابه مكسور. |
| Yolun karşısındaki arkadaşımız ne söylemişti, Jameson? | Open Subtitles | ماذا أخبرنا صديقنا في الجانب الآخر من الشارع يا "جيمسون" ؟ |
| İmha diğer tarafta yapılıyor. | Open Subtitles | أتعلم،المهملات تلقى في الجانب الآخر من المركز |
| Kalbin diğer tarafta. | Open Subtitles | قلبك في الجانب الآخر من صدرك |
| Ekranın öbür tarafında, her şey çok daha kolay görünüyordu. | Open Subtitles | في الجانب الآخر من هذه الشاشة يبدو الأمر بسيط للغاية |
| O şehrin öbür tarafında. Hightower sadece birkaç blok ötede. | Open Subtitles | انه في الجانب الآخر من المدينة هايتاور يبعد بثلاث وحدات فقط |
| Ama artık bu noktada argumanın öbür tarafında olduğunu görürse hatalı olmayı tercih eder. | Open Subtitles | في هذه اللحظة ، وجودك في الجانب الآخر من الجدال ، يجعله يفضّل أن يكون مخطئا |
| - Peter şehrin öte yanında, vaktinde gelemez. | Open Subtitles | إن (بيتر) في الجانب الآخر من المدينة لن يستطيع اللحاق بهم في الوقت المناسب |
| Büyük ihtimalle binanın öteki tarafında sıkışmış kalmışlardır. | Open Subtitles | على الأرجح انهم عالقين في الجانب الآخر من المبنى |
| Onu alıp bizimle bu kayalıkların diğer tarafında buluşmanı istiyorum. | Open Subtitles | أريدكَ أن تجلبه وتلقانا في الجانب الآخر من هذه الجروف |