| O benden nefret ediyor... en azından senin tarif ettiğin benden, ki Aslında o sensin. | Open Subtitles | لقد جعلتها تكرهني،أو عالأقل نسخة منّي والتي في الحقيقة هي أنت |
| Aslında, o burada değil. Ama yardımcı olmak isterim. | Open Subtitles | في الحقيقة , هي ليست هنا ولكن بم يمكنني مساعدتكِ ؟ |
| Aslında o kadar karışık değildir. | Open Subtitles | في الحقيقة هي ليست معقدة جدا أنا متأكد أنها نوع ما من |
| Yani, bazen uçuk görünen şeyler Aslında o kadar basit ki. | Open Subtitles | اقصد احيانا الامور التي تبدو رائعة جداً في الحقيقة هي بسيطة جداً |
| Ayakkabı kutum aslında benim yemek kutumdu. | Open Subtitles | وكانت حقيبة سفري في الحقيقة هي صندوق غدائي |
| Ama tüm hareketi Aslında o yapıyor.Buna ne dersin? | Open Subtitles | و لكن في الحقيقة هي من تقوم بكل الحركة |
| Aslında o seni terk etti. | Open Subtitles | في الحقيقة هي من إنفصل عنك |
| Aslında o bir sap? | Open Subtitles | لربما في الحقيقة هي مقبض |
| Aslında o da seninle birlikte Timothy'nin dersine giriyor. | Open Subtitles | -شكرا في الحقيقة هي, في صف (تيموثي) معك, (تاليا). |
| Aslında o bana yardım ediyor. | Open Subtitles | . في الحقيقة , هي من ساعدتني |
| - Aslında, o... | Open Subtitles | في الحقيقة , هي التي أقترحت |
| Çünkü beni daha önce arabasıyla bırakmıştı. Aslında o benim kuzenim olur. Cidden mi? | Open Subtitles | -اخبرني عنها في الحقيقة هي إبنت عمي... |
| O komik, eğlenceli, aslında benim karım göçüp gittiğinden beri, ilgimi çeken ilk kadın. | Open Subtitles | هي ظريفة, جميلة في الحقيقة هي أول إمرأة تشعل إهتمامي منذ أن ماتت زوجتي |
| Annemin arkadaşı Phoebe aslında benim biyolojik annem. | Open Subtitles | صديقة امي ... فيبي في الحقيقة هي امي في الولاده |
| Annemin arkadaşı, aslında benim gerçek annemmiş. | Open Subtitles | صديقة امي ... فيبي في الحقيقة هي امي في الولاده |