| Ben senelerce burada kaldım, ama şimdi Yukarıda... ikinci katta yatıyorum. | Open Subtitles | لقد عشت هنا لسنوات عديدة لكني الآن أسكن في الطابق العلوي |
| Kardeşin sırasını savdı ve Yukarıda diğer erkeklerin yanında bekliyor. | Open Subtitles | إنتهى بالفعل, إنه ينتظر مع الرجال الأخرين في الطابق العلوي |
| Yani atoma başka bir elektron eklemek istersek en üst katta boş yer olup olmadığını kontrol etmesi gerekir | Open Subtitles | لذلك إذا أردنا أن نضيف إلكتروناً آخر إلى الذرة فإن عليه أن يبحث عن مكان فارغ في الطابق العلوي |
| Yani, mesela fen ödeviyse Jane hemen üst katta yaşıyor ve çok zekidir. | Open Subtitles | تعرفين ان كان العلوم جاين تعيش في الطابق العلوي و هي ذكية للغاية |
| Ben de bazı şeyler görürüm. Üst kattaki olta gibi. | Open Subtitles | أَرى أشياء أيضاً، مثل بركة صيد السمك في الطابق العلوي |
| Yanımda 6 emanetçi vardı ve diğerleri de Yukarıda çarşaf değiştiriyordu. | Open Subtitles | كان بصحبتي 6 أمناء معي و البقية كانوا في الطابق العلوي |
| Babam Yukarıda yaşam savaşı veriyor. | Open Subtitles | ابي في الطابق العلوي يكافح من اجل الحياة |
| Ne istiyorsun? Yüzbaşı Butler. Yukarıda. | Open Subtitles | إنه في الطابق العلوي إن بيلي واتلينج تقيم حفلاً |
| Neden Yukarıda akşam yemeği için Bay Tobin'e katılmıyorsunuz? | Open Subtitles | الذي لا أنت إنضم إلى السيد توبن في الطابق العلوي في قليلا عشاء؟ |
| Yukarıda cevabı bulacaksın. | Open Subtitles | سوف تجد ذلك في الطابق العلوي لن تضطر للقراءة طويلاً |
| Bunun için üzüldüm ama babamın telefonu üst katta ve üst kata çıkıp o telefonu açmak için önümde birkaç hafta daha var. | Open Subtitles | أنا آسفه هاتف والدي في الطابق العلوي سيكون هناك بضعة أسابيع أخرى قبل أن أتمكن من المشي إلى الطابق العلوي للرد على ذلك |
| üst katta bir kliniği var. Bakalım test için onay verecek mi... | Open Subtitles | أنها تدير عيادة في غرفتها في الطابق العلوي, قد تساعدك في الأختبار |
| Biz üst katta oturuyoruz. | Open Subtitles | نحن نعيش في الطابق العلوي ، إنه ملائم جدًا |
| üst katta, kiraya verdiğimiz bir odamız var. | Open Subtitles | قمنا بتأجير غرفة في الطابق العلوي . في منزلنا |
| Ama önemliyse, üst katta var. | Open Subtitles | و لكن يوجد جهاز في الطابق العلوي أذا كان الأمر مهماً |
| Bira içmek için Üst kattaki evime gelseniz daha iyi edersiniz. | Open Subtitles | يجدر بكم جميعاً الحضور إلى شقتي في الطابق العلوي لاحتساء الجعة |
| O burada. Şu anda en Üst kattaki kurbana doğru ilerliyor! | Open Subtitles | لقد وصل, إنه في طريقة إلي الضحية في الطابق العلوي الآن |
| Angel Lee yukarda. Dördüncü kat, 4B. | Open Subtitles | اينجل لي انها في الطابق العلوي الطابق الرابع الشقة. |
| Üst kat komşumuz bütün gün beni kendi işlerine koşturdu. | Open Subtitles | جيراننا في الطابق العلوي جعلوني اعمل لهم اعمالا طوال النهار |
| İşim, yaklaşık beş dakikaya bitiyor ama sonra da Yukarıdaki deposunu hazırlamalıyım. | Open Subtitles | سيتطلب الأمر حوالي 5 دقائق ولكن عندي شيء أفعله في الطابق العلوي |
| Yani, Ajan Bayan Bloom'un tüm üst katı kullanması sayesinde, alt katta işler tam da olması gerektiği gibi. | Open Subtitles | أعني ، مع وكيل السيدة بلوم لعب الضيف في الطابق العلوي كله ديناميكية في الطابق السفلي هو بالضبط حيث ينبغي أن يكون |
| - ...ama değilsin. - üst katta boş bir oda var. | Open Subtitles | ولكنك لست كذلك - يوجد حجرة إضافية في الطابق العلوي - |
| Yukarı çık ve Will'e ihtiyacı var mı diye sor? | Open Subtitles | اذهب واسأل في الطابق العلوي عما إذا كان يحتاج إليها |
| Batı Nehri Farment Şirketinin en üst katında bir yönetici kısılı kaldı. | Open Subtitles | هناك حارس محاصرين داخل... شركة غرب نهر ملابس بناء في الطابق العلوي. |
| Benim odam yukarı katta soldaki ilk oda. | Open Subtitles | غرفتي هي الغرفة الأولى على اليسار في الطابق العلوي. |