| Şu anda benim o akşam Mağarada hissettiğim gibi hissediyorsun. | Open Subtitles | ماذا انت تشعر الان كما شعرت تلك الليلة في الكهف |
| Şimdiye kadar Mağarada başımıza gelen en kötü şey, robotlardan birinin 10 metre aşağıya düşmesi oldu. | TED | إن أسوأ ماحدث في الكهف حتى الآن هو أن أحد الروبوتات قد سقط على ارتفاع عشرة أمتار. |
| "Lambayı yakmayı başarana kadar Uzun süre karanlık Mağarada kaldım" | Open Subtitles | لقد عانيت لوقت طويل في الكهف المظلم حتى قمت بإنارة المصباح |
| mağaradaki ilk araştırmamız için minicik, profesyonel olmayan bir kamera donanımı kullanıyoruz. | Open Subtitles | هذا هو أول إكتشافاتنا في الكهف طلبوا منا أن نستخدم كاميرا صغيرة |
| O mağaraya gittiğimiz gece oldu, değil mi? | Open Subtitles | هذا كَانَ في الكهف في تلك الليلة، أليس كذلك؟ |
| Onu bir Mağarada bağlı buldum ve kurtardım. | Open Subtitles | لكنني عثرت عليها مربوطةً في الكهف فأنقذتها |
| "Mağarada oturup gazları soluyarak..." | Open Subtitles | وتكن الغاز في الكهف انا اعتقد اني ديت هالمؤرخه |
| Tom ve Becky Mağarada kaybolduklarında o kadar korkmustu ki. | Open Subtitles | لقد كان خائفا جدا، عندما تاه توم و بيكي في الكهف |
| Mağarada ilk imgemde onu da görmüştüm. | Open Subtitles | رأيته في الكهف عندما أتتني الرؤية الأولى |
| Mağarada o huysuz profesörle konuşuyorduk sonra ameliyattan çıkıyordum. | Open Subtitles | كنا في الكهف نتحدث مع هذا البروفيسور البغيض ثم خرجت من غرفة الجراحة لايوجد في عقلي أي شئ آخر |
| Meteor yağmurunda Mağarada mıydın ? | Open Subtitles | هل كنت في الكهف عندما كانت النيازك تضرب؟ |
| En azından taşın Mağarada güvende olduğunu söyle. | Open Subtitles | على الأقل قل لنا إن الحجر بأمان في الكهف مع الحجر الآخر |
| Christy küçükken, o Mağarada mahsur kalmışken? | Open Subtitles | عندما كانت كريستي صغيرة عندما كانت محاصرة في الكهف ؟ |
| Sence Mağarada oturup buffalolarını paylaşan üç adamdan çok mu ilerdeyiz? | Open Subtitles | أنت تظن بأننا إنحدرنا من الثلاثه الرجال اللذين كانوا يسكنون في الكهف نتشارك مع جاموستهم ؟ |
| Efendisinin söyledikleri yazmak için, bu Mağarada bulunuyormuş. | Open Subtitles | لهـذا السبب كانت في الكهف تقوم بنسـخ أعمـاله. |
| 2000 yılında, Mağarada büyüyen küf ve siyah mantarlar bulundu. | Open Subtitles | في العام 2000 تم اكتشاف نمو الفطريات و حتى العَفن الأسود في الكهف |
| Ama bazen, bir mağaradaki oluşumların hepsi birden, bir anda durur. | Open Subtitles | لكنفيبعضالأحيان، البناء في الكهف يتوقف عن النمو تماماً. |
| mağaradaki vaktimiz kesin bir şekilde sınırlandırılmış durumda. | Open Subtitles | بالإضافة إلى ذلك، أن وقتنا في الكهف محدوداً للغاية |
| Parçaları burada üretiyoruz sonra mağaraya taşıyıp birleştiriyoruz. | Open Subtitles | حسناَ مصنع المكونات هنا والتجميع في الكهف |
| Aslında bu akşam karım ve ben Yeşilin Üstündeki mağara lokantasında yemek yiyeceğiz. | Open Subtitles | في الواقع ، أنا وزوجتي كنا ذاهبين لتناول العشاء الليلة في الكهف الأخضر |
| Genellikle, mağaranın içindeki tavanı destekleyen su bittiğinde yıkılmalar başlar. | Open Subtitles | وعادة ما تنهار عندما لا يتوفر الماء الذي يدعم السقف في الكهف. |
| Ve gerçekten, mağaranın içerisinde hissedebileceğiniz tek şey biyolojik ve mineralojik dünyaların arasındaki gerçek bağlar. | TED | وفي الحقيقة، أي شيئ تشعر به في الكهف يعتبر روابط حقيقية بين العالم البيولوجي والعالم المعدني. |