| Başkasının ülkesinde çalışınca kahve içemez misin? | Open Subtitles | وإن كنت تعمل في بلدٍ آخر ألا يمكنك شرب قهوة؟ |
| - Pis fakir dilenci başkasının ülkesinde çalışıyor! | Open Subtitles | الشحاذ القذر الفقير الذي يعمل في بلدٍ آخر! ماذا؟ |
| Fakir bir ülkede yaşayan orta sınıf bir çocuktum ben. | TED | كنت طفلة أنتمي إلى الطبقة المتوسطة التي تعيشُ في بلدٍ فقير. |
| Yabancı bir ülkede gümrük tarafından alıkonulmuş bir haldeydim, kız arkadaşım tarafından terk edilmiştim. | Open Subtitles | ها أنا ذا في بلدٍ أجنبيٍ يتم تفتيشي من قبل الجمارك وصديقتي تتركني |
| Ait olmak istemediğiniz bir ülkede neden yaşamınızı sürdürdünüz? | Open Subtitles | لماذا تذهب للعيش في بلدٍ لاترغب أن تكون مواطناً له ؟ |
| Bana yabancı bir ülkede, bana yabancı bir evde bana yabancı bir adamla yaşıyordum. | Open Subtitles | أعيش في منزلٍ غريب في بلدٍ غريب مع رجلٍ غريب |
| Doğrusu yabancı bir ülkede yabancıysam ve beni arıyorlarsa yapacağım ilk iş görüntümü değiştirmek olur. | Open Subtitles | حسناً, سأكونُ صريحاً لو كنتُ غريباً في بلدٍ غريبٍ وبوجودٍ أُناسٍ يبحثونَ عني فيه |
| Öyle ki Kanada'nın en büyük kenti Toronto'da bugün ortalama bir vatandaş, çok farklı bir ülkede doğmuş, yani eskiden yabancı denen biri. | TED | وفي الحقيقه، في أكبر مدينة في كندا، تورنتو، فإن متوسط المواطنين اليوم هم من كانوا يعرفون كغرباء، أي أنهم ولدوا في بلدٍ آخر مختلف. |
| Olan şey, virüs ya da virüsten etkilenmiş biri uçakla bir başka ülkeye gitti ve ilk defa uzak bir ülkede virüs tekrar patlak verdi. | TED | ما حدث هو أن الفيروس, أو أن شخصأً مصاباً به, التحق بطائرة و سافر إلى بلدٍ آخر، و لأول مرة, رأينا في بلدٍ مختلف ظهور الفيروس من جديد. |