| Sana bir yedek mendil veriyorum, Cebinde dursun sonra kullanırsın. | Open Subtitles | سَأَعطيك مسحةَ إضافيةَ، تَبقيه في جيبِكَ للاحقاً. |
| ... Cebinde bu tetikleyici parçayı bulduğumdan beri. | Open Subtitles | . . عندما وَجدتُ هذا النابض في جيبِكَ. |
| Hep Cebinde kalırdım. | Open Subtitles | دائماً سَأكُونُ في جيبِكَ |
| Şimdi uzanıp... onu cebine atmanı istiyorum. | Open Subtitles | الآن، أُريدُك أَنْ تَمتدَّ إليه وتَضعَها في جيبِكَ. |
| Ve senin elini hiçbir şey için cebine sokman gerekmeyecek. | Open Subtitles | وأنت ليس من الضروري أن تَنخفضُ في جيبِكَ لa شيء، |
| Oh, sanırım bekleyip görmeliyim cebindeki şeker çubuğundan mı yoksa sadece onu gördüğün için mi mutlusun. | Open Subtitles | أوه، يَحْزرُ بأنّني يَجِبُ أَنْ إنتظرْ للإكتِشاف إذا هو كَانَ a قصب حلوى في جيبِكَ أَو أنت كُنْتَ فقط سعيد لرُؤيتها. |
| cebindeki numara. | Open Subtitles | النمرة اللي في جيبِكَ. |
| Şimdi de Cebinde bir tane var. | Open Subtitles | هناك واحد في جيبِكَ الآن؟ |
| Belki de yaralı birinin elinden. Cebinde buldum. | Open Subtitles | وَجدتُه في جيبِكَ. |
| - Peki bunlar ne? Cebinde bulduk. "Mojo." | Open Subtitles | وَجدَه في جيبِكَ. "مورو." |
| Yüzük Cebinde! | Open Subtitles | إنه في جيبِكَ |
| "Menger Süngeri"ni gazeteye sıktın ve çocuğu cebine koydun. | Open Subtitles | رَششتَ إسفنجَ Menger على الصحيفةِ ولَفَّ الطفلَ في جيبِكَ |
| Onun için üzülmeni sağlar ve farkına armadan cebine girer. | Open Subtitles | يَجْعلُك feeI آسف عليه. وأمامك يَعْرفُه، هو في جيبِكَ. |
| Bir ısırık aldın ve cebine attın. | Open Subtitles | أَخذتَ a عضة وأنت ضِعْه في جيبِكَ. |