| Aslına bakarsan seninle ne zamandır oyunculuğunla ilgili sohbet etmek istiyordum. | Open Subtitles | في حقيقة الأمر .. كنت أود أن أتحدث معك منذ مدة طويلة حول أدائك التمثيلي |
| Aslına bakarsan, şu anda yanından geçiyoruz. | Open Subtitles | بالطبع، في حقيقة الأمر نحن نمر بالقرب منه الآن |
| Aslına bakarsan Dexter, bence Agnes burada saklanıyor. | Open Subtitles | في حقيقة الأمر ديسكتر أظن أن آغنيس مختبئة هنا تماما |
| - Aslında dediklerimi harfiyen yapabilirsiniz. | Open Subtitles | في حقيقة الأمر ستفعلين بالضبط كما أقول لكِ |
| Gerçek şu ki, bu canlılar oldukça narin ve kopabilen yaratıklardır. | Open Subtitles | في حقيقة الأمر . إنها مخلوقات هشة وتتقطع بسهولة |
| İşin aslı, sizin buraya getirilmenizden ben sorumlu değilim. | Open Subtitles | لكن في حقيقة الأمر , فأنا لست المسؤول عن جلبكِ الى هنا |
| Esasında bu ilk. | Open Subtitles | في حقيقة الأمر هذه أول قضية لي |
| Aslına bakarsan buldum, Rue Paris bölgesinin içinde. | Open Subtitles | في حقيقة الأمر وجدت, في العاشر |
| Aslına bakarsan harika hissediyorum. | Open Subtitles | في حقيقة الأمر اشعر بشعور رائع |
| Aslına bakarsan ondan fazlasıyla nefret eden biri vardı. | Open Subtitles | أجل في حقيقة الأمر كان شخصاَ كره " بوث " بشدة |
| Aslına bakarsan, buraya oldukça düzenli takılır. | Open Subtitles | أجل إنه يداوم على المكان في حقيقة الأمر |
| Aslına bakarsan evet, Red Pony'deki ofisimde. | Open Subtitles | "في حقيقة الأمر,أجل ,مكتبي في الحانة " ريد بوني |
| Aslına bakarsan bende başkası ile çıkıyorum. | Open Subtitles | في حقيقة الأمر أنا أواعد أحدا آخر أيضا, |
| - Aslında bakarsan eşyalarımı getirebiliriz. | Open Subtitles | في حقيقة الأمر يمكننا الذهاب وجلب أشيائي الأن - لماذا؟ |
| - Aslında üç. | Open Subtitles | الثالثة في حقيقة الأمر |
| - Aslında evet...inanıyorum. | Open Subtitles | في حقيقة الأمر أعتقد ذلك |
| Ama Gerçek şu ki üç insan öldürüldü. | Open Subtitles | ،حول ما حدث لكن في حقيقة الأمر أن ثلاثة أشخاص قد قٌتلوا |
| Ama Gerçek şu ki atladığın birşeyler var. | Open Subtitles | في حين أن في حقيقة الأمر لابد وأنك أغفلتِ شيء |
| Gerçek şu ki, üniformamda Albay yazıyor. | Open Subtitles | في حقيقة الأمر ، فإن كلمة عقيد" مكتوبة على زيي بالفعل" |
| İşin aslı, daha önce Maria Tura ismini de duymadım. | Open Subtitles | في حقيقة الأمر , فانني لم أكن قد سمعتُ بماريا تورا من قبل أيضاً |
| İşin aslı bu pislikle uğraşacak sayıda adamımız yok. | Open Subtitles | في حقيقة الأمر ليس لدينا الموارد البسرية الكافية للتعامل مع هذا الأمر |
| İşin aslı, gerçek işimde senin ilgi alanının dışında; çünkü seni kovdum. | Open Subtitles | في حقيقة الأمر أي شيء يخصني ليس لك به أي علاقة، لأنني طردتك |
| Esasında... gösteremezsiniz. | Open Subtitles | حسناً ، في حقيقة الأمر ، لا تستطيع |
| Esasında, savunma Federal Avukat Rivers'ın iddia makamı vekili yetkisinin elinden alınmasını talep ediyoruz. | Open Subtitles | في حقيقة الأمر ، الدفاع يطلب استبعاد عملاء ـ (أي أس سو ريفرز) ـ باعتبارهم غير مؤهلين كممثليين للإدعاء |