| O zamanlar bir milyonu aşkın Kuzey Koreli açlıktan öldü, ve 2003'te, ben 13 yaşımdayken, babamda açlıktan ölen insanlardan biri oldu. | TED | أكثر من مليون كوري شمالي ماتوا جوعاً في ذلك الوقت وفي عام ٢٠٠٣، عندما كان عمري ١٣ سنة أصبح والدي واحداً منهم |
| O zamanlar dünyadaki en uzun bitkiler 60 cm'den daha kısaydılar. | TED | أطول نباتات في ذلك الوقت على الأرض كانت أقل من قدمين |
| CA: Ama bu şirketin O zaman için şirketin gelirinin önemli yüzdesini oluşturuyordu. | TED | ك.أ: ولكن ذلك كان يُمثل جزًء كبيرًا من إيرادات الشركة في ذلك الوقت. |
| Bende O zaman yapılabilecek en iyi şeyi yaptım uzaklaştım. | TED | لذلك فعلت أفضل شيء أستطيع فعله في ذلك الوقت وخرجت. |
| O sırada hayatın ne kadar kötü olursa olsun, şimdikinden daha kötü olamaz. | Open Subtitles | مهما كانت الحياة مريرة في ذلك الوقت لكنها ليست أسوأ من هذه الآن |
| Çünkü O zamanlarda Paris XI'de matematik tarihi dersi veriyordum. | Open Subtitles | لأن في ذلك الوقت ، درست تاريخ الرياضيات في باريس |
| O zamanlar hukuk sürecinin gerekli bir parçası olarak görülüyordu. | Open Subtitles | في ذلك الوقت كان يُعتبر جزءا ضروريا من العملية القضائية. |
| Ki O zamanlar akla gelmeyecek bir şey de değildi. | Open Subtitles | وهو الي كان في ذلك الوقت ليس امراً لايمكن تصوره |
| Pekala hatırlarsan O zamanlar buraya tam olarak evimiz demiyorduk. | Open Subtitles | لم يكن بالضبط منزلنا في ذلك الوقت إذا كنت تتذكرين |
| Her gün içiyordum ve O zamanlar bu bana çılgınca gelmiyordu. | Open Subtitles | حسناً, كنت اشرب يومياً ولم يبدو لي جنونياً في ذلك الوقت |
| O zamanlar bu planlanmış bir olay değildi. O halka seslenecek biri değil. | Open Subtitles | في ذلك الوقت, لم يكن مخططاً له إنه لا يحبذ التحدث أمام الناس |
| Bu, Afrikalı Amerikalıların O zamanlar oldukları o topraklarda üç yüzyıldır yaşanmamıştı. | TED | لم يحدث هذا في الثلاثة قرون التي تواجد فيها الأفارقة الأمريكيون على تلك الأرض في ذلك الوقت. |
| Her ne kadar O zaman farkında olmasam da öğretmek tam bana göreydi. | Open Subtitles | وعلى الرغم من أنني كنت على علم ان التدريس لايناسبنى في ذلك الوقت. |
| Kız kardeşim O zaman 17 yaşındaydı ve bunu kaldıramadı. | Open Subtitles | أختي كانت بعمر 17 في ذلك الوقت ولم أتحمل ذلك |
| Evet, ama sen O zaman bir şekilde seninle beraber olduğumu fark etmedin. | Open Subtitles | نعم, لكن ما لم تدريكيه في ذلك الوقت هو أنني كنت معك, بمعنى |
| - Evet, O zaman yapılacak doğru şey gibi gelmişti. - Tamam. | Open Subtitles | حسنا ، لقد بدى لي وكأنه الشي الصحيح لفعلة في ذلك الوقت |
| Evet, O sırada bir iki vergi sorunundan kaçıyordu ve ödenmemiş çocuk nafakası beş farklı kadından, beş farklı çocuk. | Open Subtitles | أجل، في ذلك الوقت كان يُحاول تجنب بعـض المسـائل الضريبية وعدم دفع نفقة الأطفال لخمسة أطـفـال من خمس نساء مُختلفات |
| Ama O sırada yanımda çok komik bir İspanyol vardı, adı da- | Open Subtitles | إلا أنني في ذلك الوقت كنت مربوطاً ..مع شخص أسباني مسلي جداً. |
| Maalesef O zamanlarda her okulda böyle bir çocuk olması gerekiyordu. | Open Subtitles | للأسف في ذلك الوقت كل ثانوية , كان لديها هذا الشاب |
| Su pompalamak sulama demekti. O an yaşamakta olduğumuz kıtlığa karşı bir çözüm. | TED | ضخ المياة يعني الري. دفاع ضد الجوع، الذي كنا نعاني منه في ذلك الوقت. |
| O dönemde her ikimiz de fena halde hamileydik ve ne kadar korktuğunu düşünerek onun için yüreğim sızlamıştı. | TED | لقد كنا في ذلك الوقت في فترة حملنا وقد انقبض صدري من اجلها تصوروا مدى الخوف الذي اعتراها حينها |
| Çünkü tam O anda hayaletlerin daha aktif olduklarını söylüyorlar. | Open Subtitles | لأنه وكما يقولون تكون الاشباح اكثر نشاطاً في ذلك الوقت |
| Bu arada çok küçük elektrik sistemlerimiz vardı. | TED | وكان لدينا في ذلك الوقت محرّكات صغيرة جدّا. |
| Hayatımdaki en önemli şey de Bu sırada meydana geldi. | TED | وهو أهم شيء في حياتي حدث أيضاً في ذلك الوقت. |
| Stanton üç günlük yol. O zamana dek kızım Meksika'da olur. | Open Subtitles | ستانتن بعد ثلاثة أيام إبنتي ستكون في المكسيك في ذلك الوقت |
| Ayrıca O zamanki haberlerde yer almayan başka bir şey var. | TED | وإليكم شيئاً آخر لم يكن ضمن روايتنا للقصة في ذلك الوقت. |
| O sıralarda Sovyet Bölgesi'nde yaşayan kız kardeşiyle ilişkisi olmamış. | Open Subtitles | ولا وجود لاتصال مع أخته التي عاشت في النطاق السوفييتي في ذلك الوقت |
| O sıralar ortaokula yeni başlamış bir öğrenciydim, ...el sanatları kulübüne üye oldum, ...ve güzel nakışlar yapmaya karar verdim. | Open Subtitles | في ذلك الوقت كنت طالبة في المستوى الاعلى كما كنت عضوة بنادي الحِرف و صممت أن يصبح التطريز الجيد هدفي |
| Ve şükürler olsun ki O günlerde sözlük kullanmıyordum. | TED | ويجب أن أشكر الله لعدم استخدامي قاموسا للمفردات في ذلك الوقت |
| Ne anlam ifade ettiklerini bilemeyebiliriz, ama o zamanın insanları kesinlikle biliyordu. | TED | قد لا يعرف ما تعنيه، ولكن الناس في ذلك الوقت يعرفون بالتأكيد. |