| Küçükken evinden kaçtın. Orada burada ufak tefek yolsuzluk işleri yaparsın. | Open Subtitles | هربت من بيتك في صغرك تقوم ببعض أعمال الفساد هنا وهناك | 
| Küçükken hep o topun peşinde koşar dururdun. | Open Subtitles | كنت دائماً في صغرك تركض في الأرجاء حاملاً الكرة. | 
| Sen çok Küçükken baban ailesini terk etti ve bir daha dönmedi. | Open Subtitles | رحل أبوك عن عائلتك في صغرك ولم يعد أبداً | 
| Küçüklüğünde bu senin en sevdiğin şeydi. Hatırladın mı? | Open Subtitles | كان هذا الشيء المفضل لك في صغرك هل تتذكر ؟ | 
| Babanı aradım ve Küçükken sevdiğin şeyleri sordum. | Open Subtitles | لقد اتصلتُ بوالدك، وسألته عن الأمور التي كنت تحبين القيام بها في صغرك | 
| Küçükken en sevdiğin oyuncak buydu. Hatırlıyor musun? | Open Subtitles | كان هذا الشيء المفضل لك في صغرك هل تتذكر ؟ | 
| Küçükken çok şeyler yaşadığını biliyorum ama er ya da geç çocukluğunu suçlamayı bırakmalısın. | Open Subtitles | أعلم بأنك كنت في فترة صعبة في صغرك لكن في النهاية عليك التوقف عن لوم طفولتك | 
| Sen Küçükken baban buraya gelirdi. | Open Subtitles | إعتاد أباك القدوم إلى هنا في صغرك | 
| Senin iyiliğin içindi, Kyle. Suçiçeğini Küçükken geçir istedim. | Open Subtitles | (فعلت ذاك لمصلحتك يا (كايل أردتك أن تصاب بجدري الماء في صغرك | 
| - Küçükken Demir Kardeş olmak isterdin. | Open Subtitles | -أردت أن تكوني أختاً حديدية في صغرك . |