| gözlerinde yaramazlık ve dudaklarında gülümseme var kim bilir aklından ne niyetler geçiyor. | Open Subtitles | تلك النظرة التي في عينيكِ و تلك الابتسامة تشيران أن نواياكِ غير حسنة |
| gözlerinde bir ışık vard ama o ışık aşk değildi. | Open Subtitles | كان هناك شرارة في عينيكِ ولكنها لم تكن شرارة حب |
| Başla dediğimde, gözlerinde alevler ve aklında cinayet ile yürü. | Open Subtitles | حين أقول : انطلقي، امشي و النار في عينيكِ و فكرة القتل في رأسكِ. |
| Öyleyse bu gece eski kocan onun Gözlerine bakıp şöyle diyecek. | Open Subtitles | إذن الليلة، كان زوجك الأسبق البليد لينظر في عينيكِ و يقول |
| Sendin, sesini duymayı özlemiştim Gözlerine tekrar bakmayı. | Open Subtitles | السبب أنتِ اشتقت لسماع صوتكِ و للتحديقِ في عينيكِ |
| Evet, Gözünde bir şey var. Çıkarmamı ister misin? | Open Subtitles | يوجد شيئ ما في عينيكِ هل تدعينني أخرجه لكِ؟ |
| Gözünde bir şey var. | Open Subtitles | هناك شيء ما في عينيكِ |
| gözlerinin içinde. Onu sen de gördün. - Neyi? | Open Subtitles | أرى في عينيكِ أنكِ أيضاً رأيته |
| Aklını kaçırmışsın, gözlerinden okunuyor. | Open Subtitles | مجنونة تماماً يمكنني أن أرى هذا في عينيكِ |
| gözlerinde ifade, çok emin olmadığını söylüyor. | Open Subtitles | حقاً ؟ النظر في عينيكِ يخبرني بأنكِ لست مُتأكدة |
| Her sabah kalktığımda her akşam eve geldiğimde gözlerinde gördüğüm tek şey düşmanlık! | Open Subtitles | عندما أنهض كلّ صباح عندما أصل إلى المنزل كلّ مساء الشيء الوحيد الذي أراه في عينيكِ |
| Beni seviyorsun, bunu biliyorum. gözlerinde görebiliyorum. | Open Subtitles | أن تحبينني , أأعرف ذلك و أستطيع أن أراه في عينيكِ |
| Sana büyük bir yanlış yapmış olmalıyım zira uzun zamandır bir kadının gözlerinde böylesi bir öfke görmemiştim. | Open Subtitles | لأنني لَمْ أرَ كرهاً في عيني إمرأة كالذي أراه في عينيكِ منذ أمدٍ بعيد |
| İlk tanıştığımızda gözlerinde, şimdiki gibi hayal kırıklığına uğradığını gördüm. | Open Subtitles | المرة الأولى التي تقابلنا فيها رأيت كم كنتِ خائبة الأمل مثل الآن في عينيكِ |
| Gözlerine baktığımda senin de bunu hissettiğini biliyorum. | Open Subtitles | عندما أنظر في عينيكِ أعرف أنكِ تحسّين بنفس الشعور |
| Daha önce Gözlerine baktığımda bir şey görememiş böylece sana inanmıştım. | Open Subtitles | من قبل, نظرت في عينيكِ و رأيت لا شيء و هكذا آمنت |
| Gözünde bir şey var. | Open Subtitles | شيء ما في عينيكِ. |
| Biliyor musun, biz aşağıda dövüşürken... gözlerinin içinde şu eski pırıltıları gördüm, Zeyna. | Open Subtitles | هل تعرفين أننا عندما كنا نقاتل بأسفل رأيت ذلك البريق القديم في عينيكِ يا (زينا)؟ |
| Ayrıca gözlerinden okunuyor. Ondan hoşlanıyorsun. | Open Subtitles | كما أنني أراها في عينيكِ يعجبك هذا الرجل |