| Evet, çünkü Rhys'e o kadar aşıksın ki zamanının yarısını Owen'ın yatağında geçiriyorsun. | Open Subtitles | صحيح ، لأن تحبين ريس جداً لدرجة أنكِ تقضين نصف وقتكِ في فراش أوين | 
| Sanki ablan senin sevgilinle annenin yatağında sevişmiş gibi. | Open Subtitles | وكأن أختك قامت بإقامة علاقة مع حبيبك في فراش والديك | 
| Evet, mekanı inceledim ve Turelli'nin yatağında uzun kadın saçları buldum. | Open Subtitles | أجل .. لذا قمت بمعالجة المكان و وجدت بضع شعرات نسائية طويلة في فراش توريللي | 
| Bildiğim kadarıyla annenizin ölüm döşeğinde yanında değildiniz. | Open Subtitles | على حد علمي ، انت لم تكن موجود في فراش أمك عند موتها | 
| Bilirsin, Aziz Teresa, efsane onu ölüm döşeğinde yakaladığında, uyum ve barış getirecek mücevherin önsezisine sahipti. | Open Subtitles | أترين لقد عرفنا الاسطورة وهي في فراش الموت سانت تريزا رأت حلماً عن الجوهرة وكان في بالها السلام والتعايش | 
| Son bir defa daha ikimizde düzgün bir yatakta uyuyamayacağız. | Open Subtitles | هذه ستكون اخر مرة سينام فيها احدنا في فراش مريح | 
| Annem ölüm döşeğindeyken öğrendiğim şeylerden birisini paylaşayım diye bu fırsattan yararlanmak istedim. | Open Subtitles | أنا فقط أريد أن أستغل هذه الفرصة لمشاركة شيئ اكتسبته عندما كنت أقرأ في فراش موت أمي | 
| CIA'in yatağında bir ajan olduğunu düşünüyorlar. | Open Subtitles | و انت ايضا في فراش وكالة المخابرات المركزية | 
| Hastane yatağında bir kurşun yarası ile yatan bir katil vardı. | Open Subtitles | كان هناك قاتل راقد في فراش مستشفى بجرح رصاصة. | 
| Belki ölüm yatağında bize herşeyi söylemiştir. | Open Subtitles | ربما قال لنا عن نفسه في فراش الموت | 
| Bizim tanrıçamız da balayı yatağında taşa dönüştü. | Open Subtitles | ...بينما كانت إلهتنا العزيزة صخره في فراش شهر عسلها | 
| Ve şimdi de çocuğumuz hastane yatağında. | Open Subtitles | والآن ابننا طريح في فراش المستشفى | 
| Babanın yatağında oynadığımız oyunu hatırladın mı? | Open Subtitles | هل تذكر اللعبة التي لعبناها اخر مرة... ...في فراش بابا؟ | 
| Asistanım çırılçıplak, Phil'in yatağında yatıyor! | Open Subtitles | مساعدتي الطبية عارية في فراش فيل | 
| Tam anlamıyla berbat, çünkü büyükbabamın yatağında büyükbabamla birlikte yatmam gerekiyor. Çünkü o yüzyılların osurukçusudur. | Open Subtitles | لا اريد ان انام في فراش جدي المــيت | 
| Bu hissin ne olduğunu hatırlamam biraz zaman aldı çünkü o hastane yatağında uyandığımdan günden beri hissetmemiştim bunu. | Open Subtitles | استغرقت هنيهة لتذكّر هويّتي الخالية... لأنّي ما آنست هذا الشعور منذ أفقت في فراش المستشفى ذاك. | 
| Bana karşı dürüst ol, ölüm döşeğinde olduğumda ve ebedi huzura doğru yol alırken; gözlerimi kapatıp, Tanrı'ya şükürler olsun bir eskrim ustası oldum şeklinde mi düşüneceğim yani? | Open Subtitles | اسئلك بصدق ما احتماليه ان اكون في فراش موتي واغمض عيني وانا احد ربي بأني كنت سبب إصلاح كبير | 
| Ölüm döşeğinde, nihayet karısının kulağına bir şarkı fısıldı. | Open Subtitles | .. و في فراش موته ، لقد غنى لزوجته في إذنها | 
| Bunu ölüm döşeğinde olmayan birine itiraf etmen gerekiyordu. | Open Subtitles | عليك أن تعترف بهذا إلى شخصٍ ليس في فراش موته. | 
| Ve başka bir yerdeki daha soğuk bir yatakta ben göğüsten daha da uzaklaşmıştım. | Open Subtitles | و في فراش أقل ودية كنت بعيداً جداً عن زاوية الذراعين | 
| Ayrıca, umumi bir yatakta uyuyamam. | Open Subtitles | و بالإضافة إلى هذا، أنا لا أستطيع النوم في فراش عمومي | 
| İnsanlar, ölüm döşeğindeyken, hatırlanmaları için son sözlerini söylemek isterler. | Open Subtitles | أتعلمين أمراً، الناس في فراش موتهم.. تكون لديهم فرصة ليضعوا كلماتهم الأخيرة معاً.. | 
| Ölüm döşeğindeyken bile, espri yapabiliyorsun. | Open Subtitles | حتّى وأنت في فراش الموت ما زلت تمزح |