| Eskiden rahibelerin yönettiği bir evde kalıyordum, ve hepsi beni çok korkutuyordu. | Open Subtitles | سبق لي أن كنت في منزلٍ مُشترك تُديره الراهبات، وكانوا جميعهنّ يُخيفنّني. |
| burada bir evde kaldım. Gelip beni alabilir misin? | Open Subtitles | لقد علقت في منزلٍ كنت أعرضه، هل يمكنكِ القدوم لأخذي؟ |
| Bana ulaşmak isterseniz, Southgate'te güvenli bir evde yaşıyorum. | Open Subtitles | أنا أقطنُ في منزلٍ آمِن في الجنوب الغربي بحالة إذا أراد أحدٌ أن يصِل إليّ |
| Gürültülü bir evde uysal birileri de olmalı. | Open Subtitles | في منزلٍ مفعمٍ بالضجيج يجب أن يكون هناك شخصٌ هادئ |
| Bana yabancı bir ülkede, bana yabancı bir evde bana yabancı bir adamla yaşıyordum. | Open Subtitles | كنت أعيشُ في منزلٍ غريب في بلد غريب مع شخص غريب |
| İşleri sadece bir aşçı yamağıyla halletmeye alışığım, Bayan Patmore ama sanırım, böyle bir evde kendini fazla yormuyorsundur. | Open Subtitles | أنا معتادة على القيام بكل شئ مع خادمة مطبخ واحدة، سيدة "باتمور" لكن أفترض، في منزلٍ كهذا تتوقعين التروي |
| Bedavaya üstüne konduğum bir evde oturup ölü bir kadına gelen önemsiz mektuplara göz gezdirip duruyorum. | Open Subtitles | أجلس في منزلٍ تم إعطائي إياه مجاناً وأقلّب بريد عجوزٍ متوفية |
| Bana yabancı bir ülkede, bana yabancı bir evde bana yabancı bir adamla yaşıyordum. | Open Subtitles | أعيش في منزلٍ غريب في بلد غريب برفقة رجلٍ غريب |
| Çocuğumu uygun bir şekilde büyütmemi sağlayacak Sevgi dolu bir evde. | Open Subtitles | لأنها تمنحني الفرصة لإنشاء طفلٍ بطريقة صحيحة في منزلٍ مُحِب |
| Bana yabancı bir ülkede, bana yabancı bir evde bana yabancı bir adamla yaşıyordum. | Open Subtitles | أعيش في منزلٍ غريب في بلدٍ غريب مع رجلٍ غريب |
| Artık kaynağınla görüşmelerinizi güvenli bir evde yapmanızın zamanı geldi. | Open Subtitles | حان الوقت لك ولمصدرك لتبدأ لقاءاتكما في منزلٍ آمن |
| Kasvetli bir evde durursan, bunalımdan asla çıkamazsın. | Open Subtitles | إذا كنتِ تعيشين في منزلٍ مُظلم، فـ لن تتخلصين من الكآبة. |
| Karanlık sırlarla dolu bir evde, sihir yapamayan birisin. | Open Subtitles | ،أنتِ بدون قوى سحرية في منزلٍ مليئ بأسرار الظلام |
| Sırf ayrı kalmak istemiyorlar diye terk edilmiş bir evde yaşayan ikizleriniz var. | Open Subtitles | لديكَ توأمان يقيمان في منزلٍ مهجور... لأنّهما لا يريدان الانفصالَ عن بعضهما. |
| - Hiç "steroid" kullanmadım. - Biliyorum. Kullansaydın daha büyük bir evde yaşardım. | Open Subtitles | لم آخذ الستيرويد قط - أعرف، لو كنتَ تأخذها، لكنت سأعيش في منزلٍ أكبر - |
| Nasıl olur da bir insan bu kadar büyük bir evde yaşar? | Open Subtitles | -أنّى لشخصٍ واحدٍ أن يعيش في منزلٍ بهذا الحجم؟ |
| Sizin parti anlayışınız Vermont'taki eski bir evde iki gece geçirmek mi yani? | Open Subtitles | إذا، ليلتين في منزلٍ قديم بـ"فيرمونت" هو تفكيرك بالإحتفال؟ |
| Vay, Hetty'nin her gece farklı bir evde yattığını duyardım. | Open Subtitles | وبالطبع, قاربها الخاص والمسمى بـ # بالـمـلاذ # ياللروعة, لقد سبقَ وأن سمعتُ بأنَّ هيتي, تنامُ في منزلٍ مختلفٍ كلَّ ليلة |