| Ve sonra kendi kendime düşündüm, belki en aşağı noktada olmak başlamak için aslında mükemmel bir yer. | TED | وفكرت بعد ذلك في نفسي ، لربما أن تكون في الحضيض هو في الحقيقة المكان الأمثل للبدء. |
| Açık bir şekilde tırmanan bir eleme vardı ben de kendi kendime dedim ki bu böyle nereye gidiyor? | TED | الاحتمالات اصبحت محدودة شيئا فشيئا وفكرت في نفسي الى ماذا يريد ان يصل الطبيب ؟ |
| Bana bak sen, öldürmek için onca çaba harcadığın zorbanın öz kardeşin olduğunu daha yeni öğrenmişken, ben kendimi düşünüyorum. | Open Subtitles | أستمع لي التفكير في نفسي بينما أنت علمت الأن أن الطاغية الذي حاربت من أجل أن تقتله هو اخوك الوحيد |
| kendimi ruh sağlığı konusunda bir aktivist olarak düşünmüyorum. | TED | لا أفكر في نفسي كناشطة في مجال الصحة العقلية. |
| ben de, heralde kocaman pantolon cepleri olacak diye düşündüm. | TED | وقلت في نفسي اللعنة سيتوجب علي شراء بنطال بجيوب اكبر |
| Her gün kendimde, senin şu an bende gördüğün şeyi görüyordum. | Open Subtitles | كلّ يوم، رأيت في نفسي كلّ الأوصاف التي ترينها فيَ الآن. |
| Bildiğim manzara ile bu sis kaplı manzara arasındaki fark içimde bir şeyleri ateşledi. | TED | التفاوت بين البيئة ذات المناظر الخلابة التي عرفتها وبين هذا الضباب المغطي للأفق أثار شيئًا في نفسي. |
| Onları gördüğümde her zaman, kendi kendime düşünürüm, "Sizin sayenizde." | TED | وفي كل مرة أراهم فيها، أقول في نفسي: "هذا بفضلكم." |
| Bu nedenle kendi kendime, olanları düşünmek anlamsız dedim. | TED | لذلك قلت في نفسي أنه لا فائدة من التبليغ عن ما حدث. |
| Çantalar gelmeye başladığında kendi kendime düşünüyordum. "Burada ne yapıyoruz?" | TED | وما إن بدأت الحقائب تأتي حولنا، فكرت في نفسي: بحق السماء، ماذا نفعل نحن هنا؟ |
| kendi kendime,"Bunun haftada bir kilisenin arkasında gizli ibadetler filan edenle... aynı kişi olması mümküm mü" diye sordum. | Open Subtitles | لقد فكرت في نفسي: "هذا لا يمكن أن يكون نفس الشخص الذي كان مرّةً يعقد القداس الأسبوعي في الكنيسة" |
| Ve onlarda cinsellikle ilgili çok şey olur. kendi kendime söyle düşünüyordum: | Open Subtitles | ولقد كانت مواضيعها تعالج المشاكل الجنسية وفكرت في نفسي: |
| kendimi, ulus çapında bir sağlık aktivisti olarak düşünüyorum. | TED | وإنما أفكر في نفسي كناشطة وطنية في مجال الصحة العقلية. |
| O adama idam cezası vermeyi isteyip istemediğim konusunda kendimi sorgulamaya başlıyordum. | TED | بدأت التشكيك في نفسي ما إن كنت فعلاً أردت أن أثبت عقوبة الإعدام على هذا الرجل أم لا؟ |
| Aslında kendimi bir tasarımcı olarak görmüyorum. kendimi bir moda tasrımcısı olarak da görmüyorum. | TED | لا أفكر في نفسي كمصمم، ولا أفكر في نفسي بالضرورة كمصمم أزياء. |
| Madem tekrar öldürmeye başladın, bari bir işe yarasın diye düşündüm. | Open Subtitles | قلت في نفسي بما أنّك عدت للقتل فلمَ لا نستغل ذلك؟ |
| O halde tamam diye düşündüm deneyeceğim ve sıfırdan elektrikli bir ekmek kızartma makinesi yapacağım. | TED | فقلت .. في نفسي .. حسناً اريد ان احاول ان اصنع محمصة خبز كهربائية من الصفر |
| ''Okula gitmek için ne kadar harika bir yol'' diye düşündüm. | TED | قلت في نفسي, يالها من وسيلة رائعة للوصول الى المدرسة. |
| Sen bende, benim kendimde gördüğünden çok daha fazlasını gördün. | Open Subtitles | أنكِ رأيت المزيد فيّ أكثر مما رأيت يوماً في نفسي |
| kendimde fark ettiğim her şeyi gösteren heyecan verici ve büyüyen bir literatür olduğunu gördüm. | TED | وما وجدته كان مشوّقاً كما تزايدت الأبحاث في ذلك حتى أنّها أظهرت بشكل أساسي ما قد لاحظته في نفسي. |
| Yüzündeki belli belirsiz ifade ona karşı içimde bir talebin uyanmasına salık verdi. | Open Subtitles | الاضطرابات التي تثيرها في نفسي تعطيني شعورًا بأحقيّتها لي. |
| Her seferinde kendime onu geride bıraktım desem içimde bir parçam onu geride bırakamıyor gibi. | Open Subtitles | كلّما أقول في نفسي أنّي أمضيت عنها أشعر بشيء داخلي يحنّ إليها |
| ben de böyle yaptığını çünkü daha iyi bir yol bildiğini düşünüyordum. | Open Subtitles | افكر في نفسي انه يفعل هذا بسبب الاعتقاد ان هناك طريقة افضل |