| Gitmeye can atıyor Hiccup. Ona bir baksana. Peki ya asıl planımız nedir? | Open Subtitles | انها متشوقه للذهاب، هيكب انظر في وجهها اذن فما هي ، الخطة الفعلية؟ |
| Ona bir keresinde ...üç dikiş attıracak kadar sert vurduğunuzu biliyorum. | Open Subtitles | اعلم انك ضربت مرة جيل من القسوة بحيث جعلت في وجهها ثلاثة غرز |
| Tek istediği affedilmekti ve sen suratına öfkeni kustun. | Open Subtitles | لم تُرِد سوى الصفح، وإنّك عمليًّا بصقت في وجهها. |
| Tek istediği affedilmekti ve sen suratına öfkeni kustun. | Open Subtitles | لم تُرِد سوى الصفح، وإنّك عمليًّا بصقت في وجهها. |
| Bir insanı yüzüne karşı reddedemem. | Open Subtitles | أنا لا أَستطيعُ أن أرَفْض ذلك في وجهها .. |
| Bana bunun yalan olduğunu söyle, şehre geri dönelim ve bunu onun yüzüne söyle. | Open Subtitles | أخبرني أنّها كذبة وسنعود أدراجنا حتّى تدعوها بالكاذبة في وجهها. |
| Kardeşinin suratına bir yumruk at. Başladı. Taraflar 200'üncü yıl dönümü kavgasındaki gibi ayrılsın. | Open Subtitles | أريدك أن تلكم أختك في وجهها أطلق على نفس الجوانب بالذكرى المئوية الثانية للشجار |
| yüzündeki yara, bir ayaklanmada masumları koruduğu çatışmadan kalma. | Open Subtitles | إنها تحمل ندبة في وجهها من تطويقٍ دافعت فيه عن قرويون |
| Ona bir bak. | Open Subtitles | نظرة في وجهها. |
| Ona bir bak. | Open Subtitles | نظرة في وجهها. |
| Tek istediği affedilmekti ve sen suratına öfkeni kustun. | Open Subtitles | لم تُرِد سوى الصفح، وإنّك عمليًّا بصقت في وجهها. |
| Bu şekilde düşünmeye devam etmesini sağlamak zor. Kadının yüzüne karşı yalan söyleyemem artık. | Open Subtitles | من الصعب جعلها تستمر في الإعتقاد بهذا لايمكني الإستمرار في الكذب في وجهها |
| yüzüne karşı bir sürü şey saçmaladım | Open Subtitles | لقد تلفظت ببعض التفاهات في وجهها |
| Yani yüzüne karşı yalan söyledin... Şimdi de üç gün boyunca bizde saklanman gerekiyor. | Open Subtitles | كذبت في وجهها و الآن تختبئين في شقّتنا لثلاث أيّام... |
| Ben de bu yüzden içkimi onun yüzüne döktüm ama karıştırma çubuğu gözüne geldi ve onun arkadaşı onu hastaneye götürecek kadar iyi biriydi. | Open Subtitles | ثم رميت شرابي في وجهها ولكن العصا ضربت في عينها وصديقتها كان لطيفة كفاية لتأخذها الى المستشفى |
| Ama suratına bir bıyık çizmeme mani olamayacağım. | Open Subtitles | لكن اعتقد ان سوف ارسم شنب في وجهها |
| yüzündeki piercinglerden kurtulmuş. | Open Subtitles | أنها كانت تريد أن تتخلص من الثقوب التي في وجهها. |