| Ben annesi rolünü oynayıp ayaklarının ucunda öldürülmüş halde yatarken kulağıma şöyle fısıldamıştı. | Open Subtitles | عندما كنت اُؤدي دور اُمه و سقطت قتيله تحت قدميه همس لي قائلاً |
| Şu an, bazılarınız şöyle düşünüyor olabilir: "Bir dakika. Bu kız pek de bir okyanus kürekçisi gibi görünmüyor. | TED | و الأن , بعضكم قد يحدث نفسه قائلاً لحظة واحده , هى لا تبدو مثل عابرى المحيطات |
| Bir mermiden kaçabilecek kadar hızlı olduğunu söyleyerek şaka yapardı. | Open Subtitles | كان يمزح قائلاً أنّه بدين بما فيه الكفاية للإمساك بالرصاصة |
| Sonra da eve gitmemi rica etmiş. Benimle barışmak istediğini söylüyor. | Open Subtitles | و يتوسل إليّ أنّ أعود إلى البيت، قائلاً أنه يودّ سلاماً. |
| Deli deli konuşuyor, zulasını çaldıklarını söylüyordu ve sonra birden bıçak çekti. | Open Subtitles | كان يتحدث بجنون تام قائلاً أنهما سرقا مدخراته, وثاني ما أعلمه, أنه أخرج سكيناً |
| Halıyı kaldırdım ve, "Benim kadınım bu." dedim. | Open Subtitles | : ثم أزحت السجادة التى تغطيهما معاً قائلاً |
| Ve Tanrı'Verimli olun ve çoğalın ve denizleri doldurun' diyerek onları kutsadı. | Open Subtitles | و باركها الله قائلاً اثمري و اكثري و املاي المياه في البحار |
| Bu yerin tarihsel değeri olmadığını söyleyen emri imzalamış. | Open Subtitles | حسناً، لقد وقع الأمر قائلاً أنّ هذا المكان ليس لديه أيّ قيمة تاريخيّة إنّي مُنذهل. |
| Misafirhaneye varmak üzereyken Mikoyan Rakosi'ye döndü ve dedi ki: Sovyet önderliği senin hastalandığına karar verdi. | Open Subtitles | كنّا نوشك بلوغ دار الضيافة : عندما استدار ميكويان نحو راكوشي قائلاً قررت القيادة السوفيتية أنك مريض |
| Ve o hayır demiş, ihtiyacı yokmuş. Oldukça sıcakmış. | Open Subtitles | و رفض قائلاً أنة ليس فى حاجة الية |
| Sona erdiğinde bir Rus askeri şöyle dedi: | Open Subtitles | عندما أنتهى كل شىء : علق أحد الجنود الروس قائلاً |
| Elbette kuru temizleyici şöyle cevap verebilir: | Open Subtitles | و بالطبع يمكن لصاحب المغسلة أن يرد قائلاً |
| Şimdi bir pencere kenarında oturmuş şöyle diyor: | Open Subtitles | الآن يجلس على كرسيه بجانب النافذة قائلاً: |
| Olayı kökünden sarsacak önemli bir ipucu yakaladığını söyleyerek bürosundan fırladı. | Open Subtitles | و ركض خارج مكتبه قائلاً .أن لديه ما يؤدي إلى شق القضيه |
| Eğer ortalıkta dolaşıp da, sulu bir fahişenin bana birkılıç attığını... ..söyleyerek imparator olduğumu iddia etseydim beni ortadan kaldırırlardı. | Open Subtitles | اذا تجولت قائلاً أنا امبراطور لأن فتاة مبللة أعطتنى سيف هم سيطردونى |
| Sonra da bir daha benimle konuşmak istemediğini söyleyerek çekti gitti. | Open Subtitles | وبعد ذلك خرج قائلاً أنه لا يرغب بالتحدث إليّ مجدداً |
| Doktor Pierce FBI'dakilere bize karşı tamamiyle. dürüst davranmadığını falan söylüyor. | Open Subtitles | كانيحدثضجةحول .. مكتب التحقيقات الفيدراليّ قائلاً بأنّكلربمالم تكنصادقاًتماماًمعنا. |
| Babam sürekli kaçıyor, toplantısı veya randevusunun falan olduğunu söylüyor. | Open Subtitles | ووالدي كان دائم الترحال قائلاً أن لديه اجتماعات ومقابلات |
| Eşimin düştüğünü gördüm ve içimden bir ses bir şeyler söylüyordu. | Open Subtitles | لقد رأيتها ساقطةً أرضاً ومن ثمَّ قد إستثارَ شئٌ ما بداخلي وصرخَ قائلاً |
| Her yumruğunda havalara uçuyor etrafında bakan herkese kardeşin olduğunu söylüyordu. | Open Subtitles | كل مرة لكمت فيها كان يقفز فيها في الهواء قائلاً للجميع أنه أخيك |
| Başpiskoposa gittim ve dedim ki, "Bu insanlara ne yapıyorsun?" | Open Subtitles | لذا ذهبتُ إلى القس وسألته قائلاً : ماذا تفعل بالناس ؟ |
| Banka yalan söylüyor diyerek delirmeye başladı, bütün bu insanlar suçu ona yıkmak için komplo kuruyorlardı. | Open Subtitles | لقد شرع بالتصرف بجنون قائلاً بأن البنك كان كاذباً وأن هؤلاء الناس كانوا يتأمرون لإلصاق التهمة عليه |
| Bana, bizim bir hata olduğumuzu söyleyen bir e-mail yollamıştın. | Open Subtitles | لقد أرسلتَ لي بريد إلكتروني قائلاً أننا كنا مخطئين |
| Rabbin sözü İlyas'a ulaştı ve dedi ki... "Dağa çık ve önümde dur!" | Open Subtitles | ـ فكان كلام الرب إلى إيليا قائلاً قم اخرج و قف على الجبل امام الرب |
| Ve o hayır demiş, ihtiyacı yokmuş. Oldukça sıcakmış. | Open Subtitles | و رفض قائلاً أنة ليس فى حاجة الية |