|                -Ashcroft'tan teknesini isteyip, Sea Grass'ı aramaya gideceğim.                | Open Subtitles |                 أنا ذاهب لاحدث أشكروفت لأخذ قاربه لابحث عن بحر جراس                | 
|                Evliliğini yürütmek için çalışıyorsun, çalışıyorsun, çalışıyorsun ama o sadece teknesini düşünüyor.                | Open Subtitles |                 انت تعملين وتعملين فى زواجك ولكن كل ما يهتم به هوا قاربه السخيف                | 
|                teknesi henüz yeni gelmişken onu nerede bulacağını nereden biliyordu?                | Open Subtitles |                 كيف عرف مكانها, وقد كان قاربه قد وصل للتو هنا                | 
|                Fakat Eddie South onu bulur, teknesine sürükler.                | Open Subtitles |                 ولكنه وجدها, واستطاع ان يجرها الى قاربه,                | 
|                Bazen tekne kiraladığını duymuştum.                | Open Subtitles |                 سوف أخبرها أنه سيحتاج إلى قاربه فى وقت ما                | 
|                Babanın teknede senin fotoğraflarını çekmek için... kameranı kullandığından şüpheleniyoruz.                | Open Subtitles |                 و نشتبه أن والدك استخدمها لالتقاط صور لك على متن قاربه                | 
|                Planlarımız vardı. Köprüden, onun teknesiyle gidecektik.                | Open Subtitles |                 كان لدينا خطط كبيره، كنت سأقفز من الجسر الى قاربه                | 
|                Tesla, 1898 yılında radyo kontrollü botunu geliştirmiş, patentini almış ve bunun bir savaş teçhizatı olduğunu düşünmüştür.                | Open Subtitles |                 طور تيسلا قاربه الاسلكي عام 1898 وحصل علي براءة اختراعه وظن انه قد يكون اداه تستخدم في الحروب                | 
|                Ve bu sabah, sahil güvenlik, boş teknesini körfezde buldu.                | Open Subtitles |                 وهذا الصباح، خفر السواحل وجدوا قاربه يعوم في الماء                | 
|                teknesini yanaştırdığı yerden topladığını sanıyoruz.                | Open Subtitles |                 نفترض أنّه التقطها من المكان الذي يرسو به قاربه                | 
|                teknesini yanaştırdığı yerden topladığını sanıyoruz.                | Open Subtitles |                 نفترض أنّه التقطها من المكان الذي يرسو به قاربه                | 
|                Ama sonra bir trajedi olmuş, balık fiyatları düşmüş, babası teknesini satmak zorunda kalmış.                | Open Subtitles |                 حصلت المأساة أسعار السمك انخفضت الأب أجبر على بيع قاربه                | 
|                Evet, bak bakalım teknesini, uçağını nereye park ediyormuş.                | Open Subtitles |                 نعم ، وأعرف أين يوقف قاربه أو طائرة أو أيّ شيء له                | 
|                - Bununla yetin. - teknesi şimdi nerede?                | Open Subtitles |                 ـ أحاول الإستئناس بها ـ أين يرسوا قاربه الآن ؟                | 
|                Hayır. Anlamıyorum.teknesi falan bir şeyler kalmış olmalı.                | Open Subtitles |                 لا و لكنني لا أفهم أين أغراضه قاربه و حاجياته                | 
|                - teknesi batmış. - Kayalardan kaçmaya çalışıyordum.                | Open Subtitles |                 لقد غرق قاربه كنت أحاول أن أتقادى الصخور                | 
|                teknesine göz-kulak olmamı istedi.                | Open Subtitles |                 أخبرني أن أراقب قاربه من أجله , قال أن هذا ما يريد                | 
|                Bundan dolayı çok üzgünüz. Bu tekne onun sandık.                | Open Subtitles |                 لقد قلنا بأنّنا جدّ آسفان بخصوص ذلك ظننا أن هذا قاربه                | 
|                Şu anda o büyük ve yaşlı memelerini yeni aldığı teknede sergiliyor.                | Open Subtitles |                 الأن هو يتباهى بـ أباريقة الكبيرة صيغةمبالغة في قاربه الجديد كما تعلمون الأن                | 
|                teknesiyle bataklıkta insanları tura çıkarıyormuş.                | Open Subtitles |                 للقيام برحلة مسائية في المستنقع على قاربه                | 
|                Eğer artık bu iş sürüncemede kalacaksa botunu alma arzum kaybolabilir.                | Open Subtitles |                 واذا استمر الوضع هكذا، فسوف أفقد الفرصة لشراء قاربه                | 
|                Çağrıya yerel polis cevap vermiş fakat bu sabaha kadar tekneyi kontrol etmemişler.                | Open Subtitles |                 استجابت الشرطة المحلية للإتصال لكنهم لم يتحققوا من قاربه حتى صبيحة اليوم                | 
|                Burada, teknesinin etrafında sinirli sinirli gezinen biri var mı?                | Open Subtitles |                 لكنني تأخرت ونسيت رقم المزلق هل هناك من يتسكع حول قاربه ويبدو عليه الإنزعاج؟                | 
|                Dışarıda olmanızın tek sebebi komşusunun Bill'i sizden önce botu çalıştırırken görmüş olması.                | Open Subtitles |                 السبب الوحيد الذي يجعلكم لازلتم تتنفسون هواءا مجاني هو أنّ أحد جيران بيل رآه يقود قاربه قبل أن تفعلا                | 
|                Ben babamdan istemiştim Tekneye gitmesini.                | Open Subtitles |                 في الحقيقة طلبتُ من والدي أن يجعلكِ تذهبين إلى قاربه                | 
|                Beni arayıp Gemisini batırmam için 25 bin teklif etti.                | Open Subtitles |                 رجل ما اتصل بي و عرض علي ـ 25 ألفاً مقابل إغراق قاربه                | 
|                Veya bunların hiç biri de olmayabilir. Hepsini kendi Teknesinde yapıyor olabilir.                | Open Subtitles |                 او ربما هو لا يقود مطلقا ربما يفعل كل هذا من قاربه                | 
|                Bir adamın teknesindeki görüntüsü.                | Open Subtitles |                 صورة لرجل مع قاربه                | 
|                Ve sandalını jetski yapabilirdi,                | Open Subtitles |                 وكان بمقدوره أن يحول قاربه الى قارب بمحرك                |