| Onu rahatlatmak için hikaye uydurmama gerek olmadığını söyledi. | Open Subtitles | قالت أنه ليس عليّ ابتداع قصص لتحسين حالتها المعنوية |
| Kim olduğunun bilinmemesinin rastlanır birşey olmadığını söyledi. | Open Subtitles | قالت أنه ليس مستحيلا ألا يعرف الطاقم شخصا متواجدا في المستشفى |
| Yapacak fazla bir iş olmadığını söyledi ve iyi para ödedi. | Open Subtitles | قالت أنه ليس هناك الكثير من العمل إنها تَدْفعُ جيداً |
| - Sinirsel hasar olmadığını söyledi. - Güzel. | Open Subtitles | هي قالت أنه ليس هناك أي تلف في الأعصاب حسناً ، هذا جيد |
| Ancak polis, soruşturma açmak için yeterli kanıt olmadığını söyledi. | Open Subtitles | لكن الشرطة قالت أنه ليس هناك ما يكفي من الأدلة لفتح التحقيق. |
| Polis, bizim suçumuz olmadığını söyledi. Tehlikeli bir şey yoktu. | Open Subtitles | الشرطة قالت أنه ليس هناك جريمة لم يكن هناك أي شيء |
| Karışmaya hakkım olmadığını söyledi, | Open Subtitles | ولكنها قالت أنه ليس من حقي أن أعترض |
| Benim olmadığını söyledi, yani... | Open Subtitles | قالت أنه ليس طفلي |
| Bir babam olmadığını söyledi. | Open Subtitles | قالت أنه ليس لدي أب. |
| Başka bir şansım olmadığını söyledi. | Open Subtitles | قالت أنه ليس لدي خيار |
| Annem evde olmadığını söyledi. | Open Subtitles | قالت أنه ليس هنا |
| Annem bizim için olmadığını söyledi. | Open Subtitles | أمي قالت أنه ليس لنا |
| Zamanının olmadığını söyledi, evet. | Open Subtitles | أنظري لقد قالت أنه ليس وقتها |