| Yapacağımız tek şey onlardan önce orada olmak ve birinin ortaya çıkmasını beklemek. | Open Subtitles | ما سنفعله هو أن نذهب هناك قبلهم و ننتظر أحدهم إلى أن يظهر |
| onlardan önce bu üç karttan birini bulup tekel olarak oyunu bitirmelerini engellemeliyiz. | Open Subtitles | يتعيّن أن نجد أحد تلكَ الفئات الثلاث قبلهم ونحتكرها، لمنعهم من إنهاء اللعبة. |
| Tek yapabildiğim üzerinde çalışmak. onlardan önce, gerçek doğasını anlamaya çalışıyorum. | Open Subtitles | كل ما أستطيع فعله هو دراستها وأحاول فهمها قبلهم |
| Aslında, birçok yolsuzluğu onlar su yüzüne çıkardı. | TED | حقيقة أن معظم المحتالين المكتشفين من قبلهم |
| ve biz yaklasik 50 goz doktoru egitiyoruz onlar yaklasik 70 goz doktoru egitiyorlar, egitim ve goz bakiminda denk kalite | TED | ثمّ نحن نقوم بتدريب نحو 50 طبيب عيون مقابل 70 مدربين من قبلهم ، مقارنة نوعية ، سواء في مجال التدريب ورعاية المرضى. |
| Benim ana babamın taşıdığı bir yüktü ve onlardan önceki kuşakların da. | TED | هذا حمل والداي قاما بحمله وأجيال من قبلهم قامت بحمله. |
| Size yapmak üzere olduğumuz şey babalarınıza, onların babalarına ve atalarınızın hepsine yapıldı. | Open Subtitles | ما نحن على وشك فعله بكم، حدث لآبائكم، وأبائهم من قبلهم وكل أجدادكم |
| Bu tür transferleri sistemde yeteri kadar geciktirirsek hem alıcıları belirliyoruz, hem de onlardan önce alış listesine kendi ismimizi ekliyoruz. | Open Subtitles | إستطعنا تأخير هذه التحويلات بواسطة النظام لوقت كافي.. لتقييمها ووضع طلبنا الخاص للشراء قبلهم. |
| Roundabout'a onlardan önce | Open Subtitles | أنا يَجِبُ أَنْ أَصِلَ الى الدوّارَ قبلهم |
| onlardan önce geldiğiniz için şanslısınız aslında. | Open Subtitles | أنك محظوظ أن إستطعت أن تأتي قبلهم ، حقيقةً |
| Bu yüzden onlardan önce bizim ulaşmamız gerekiyor. | Open Subtitles | وهذا هو السبب في أننا بحاجة للحصول عليه قبلهم |
| Şey, Brezilyalı yetkililerle irtibata geçmemiz lazım ve LUPON a onlardan önce ulaşmayı umalım. | Open Subtitles | حسنا ، سنتصل بالسلطات البرازيليه ونأمل ان يصلو الى ليبوين قبلهم |
| Sadece, nerede olduğunu bilmiyorlar. Ona, onlardan önce ulaşmalıyız. | Open Subtitles | لكنهم لا يعرفون مكانه يجب أن نصل إليه قبلهم |
| Beni dinle! "onlar" tarafından işaretlenmiş veya ..."onların" gerçek biçimlerini görmüş birinin yaşamasına izin verilmez. | Open Subtitles | إسمعي اي شخص قد حدد من قبلهم او أي شخص قد رأى شكلهم الحقيقي لا يسمح له بالبقاء على قيد الحياة |
| onlar Chouji'nin çerezlerinin peşindeydiler ama kargo güvende kaldı. | Open Subtitles | لقد طردنا من قبلهم لأن تشوجي كان يخبئ رقائق البطاطا عنهم,ولكن الحمولة بخير |
| onlar yapmadan önce Falcon ulaşmasını onu durdurmaya çalıştı. | Open Subtitles | لقد حاولوا أن يوقفوه قبل أن يأخذ النسر قبلهم |
| O özellikle onlar tarafından, kötü bırakılmasına genç yeterli olduğunu. | Open Subtitles | إنه صغير بما يكفي ليحّلوه إلى شرير ، بالأخص من قبلهم |
| Tamam, o geçirdiği hayatı hoş erkek, sadece sonunda onlar tarafından ihanet edilecek. | Open Subtitles | حسناً ، لقد أمضت حياتها في إرضاء الرجال كي تخان من قبلهم في النهاية |
| - At işte orada. - Beyaz atı onlar çaldı. Buradan iznim olmadan aldılar ve arazimden dışarı çıkardılar. | Open Subtitles | الحصان موجود هناك ذلك الحصان الأيمن كان قد سرق من قبلهم من دون أخذ إذني |
| Herkes kendinden önceki kişinin bakışına bakıyor. | TED | لذلك كل شخص يكون ينظر في نظر الآخر من أي شخص آخر من قبلهم. |
| Petrol ve demiryolu baronları, kendilerinden önceki Rönesans prensleri gibi astronominin getirebileceği ünü arzuluyordu. | Open Subtitles | أباطرة البترول والسكك الحديدية فعلوا كأمراء عصر النهضة قبلهم استخدموا نفوذهم لتطوير علم الفلك |