| Kocanın külçe altınıyla öldürüldüğü yer senin de olduğun şarap mahzeni. | Open Subtitles | ومع ذلك كنتِ في قبو النبيذ أين ضُرب زوجكِ حتى الموت بسبيكة ذهبية. |
| Buradaki şarap mahzeni beklentimin üzerinde. | Open Subtitles | قبو النبيذ هنا جيد على نحو مفاجيء |
| Sen bir de oradaki şarap mahzenini gör. | Open Subtitles | أنتظر حتى ترى قبو النبيذ فى الإقامة |
| Herhalde şarap mahzenini görmek istersin. | Open Subtitles | أفترض أنّك تودّ رؤية قبو النبيذ. |
| Onlar en iyi müşterilerimdir. Hepsini şarap mahzeninde saklıyorum. | Open Subtitles | انهم من افضل زبائنى , واحتفظ بهم باردين فى قبو النبيذ |
| Doğru,ama şarap mahzeninde tüfek ateşlendiğine dair bir iz yok. | Open Subtitles | حسناً لكن ليس هناك أثر لطلقة سلاح كروي في قبو النبيذ |
| şarap mahzenine koyun onları. | Open Subtitles | ضعهما في قبو النبيذ |
| Şarap mahzenindeki Nazi eşyaları 1945'den öncesine ait. | Open Subtitles | كان كلّ شيء في قبو النبيذ أشياء نازية تعود لما قبل 1945. |
| - Ben şarap mahzeni sanmıştım. | Open Subtitles | - أوه، إعتقدتُ بأنه قبو النبيذ. |
| Kiki buradaki odada uyusun oraya şarap mahzeni yapıyoruz. | Open Subtitles | ستنام (كيكي) في الغرفة التي سنبنيها أعلى قبو النبيذ |
| En azından şarap mahzeni. | Open Subtitles | إنّه قبو النبيذ على الأقل. |
| şarap mahzeni şu tarafta. | Open Subtitles | قبو النبيذ من ذلك الاتجاه |
| İyi hatırlıyorum bu başparmak götürmek içerisinde bulunduğumuz Bertram' şarap mahzeni? | Open Subtitles | حسناً، أتتذكّرين ذلك القرص الرقمي الذي وجدناه في قبو النبيذ الخاص بـ(بيرترام)؟ |
| Toskana'daki şarap mahzeni gibi. | Open Subtitles | تشبه قبو النبيذ في توسكينيا. |
| Restorant'ın şarap mahzenini incelerken farkettim ki... | Open Subtitles | كنت اتفقد قبو النبيذ للمطعم ثم ادركت |
| şarap mahzenini bile tekrar doldurdum. | Open Subtitles | - حتى انني أعدت ملء قبو النبيذ |
| şarap mahzenini aç. | Open Subtitles | إفتح قبو النبيذ |
| şarap mahzenini mi yağmalayacağız? | Open Subtitles | ننهب قبو النبيذ ؟ |
| Ama gömleği, bıyığı, Detroit Tigers şapkasını, Ferrari'sini, Audi'sini, şarap mahzenini, malikaneyi, Rick'i, TC'yi ve helikopteri elinden aldın mı bir şey benzemez. | Open Subtitles | لكن من دون القميص, الشارب قبعة فريق "ديترويت تايغرز" الـ "فيراري", الـ "أودي" قبو النبيذ, عقار "روبين ماسترز", (ريك) المروحية |
| Delta Kappa Epsilon kardeşlerimle bir şarap mahzeninde çıplak ve bağlı bir halde tam bir gece geçirmiştiniz. | Open Subtitles | قضينا ليلة كاملة في قبو النبيذ مقيدين عراة |
| O ve kiralık katilleri geceyi şarap mahzeninde geçirecek. | Open Subtitles | هي وقتلتها المستأجرون سيقضون الليلة في قبو النبيذ |
| Evet, o zaman kimse şarap mahzeninde değildi. | Open Subtitles | الآن, لم يكن هناك أي أحد في قبو النبيذ |
| Onu alıp şarap mahzenine gel. | Open Subtitles | احضريها الى قبو النبيذ |
| Aslında, aynı ücreti dükkân Şarap mahzenindeki özel dolap kirası olarak alıyormuş. | Open Subtitles | في الواقع، تلك الكمية ذاتها التي دفعها المتجر لإستئجار خزنة خاصة في قبو النبيذ الخاص بهم |