| Yani oraya gidip, onları seni öldürmeye çalışmakla suçlayayım sırf sen öyle dedin diye. | Open Subtitles | إذاً تريديني أن أذهب إلي هناك وأتهمهم بمحاولة قتلكِ إستناداً لكلامكِ |
| Başka zaman, Jane Depo'nun saldırı altında olmadığı ve birinin seni öldürmeye çalışmadığı bir zaman. | Open Subtitles | في الوقت الذي لا يتعرض فيه المستودع إلى الهجمات و شخص لا يحاول قتلكِ |
| Boşuna polis gözetiminde değilsin. Seni öldürmek isteyen insanlar var. | Open Subtitles | أنتِ في الحبس الوقائي لسببٍ ما هناك أُناس يحاولون قتلكِ. |
| Ama bunu ona anlatırsan seni doğal olarak öldürmek zorunda kalırım. Evet! | Open Subtitles | و لكن إنْ أخبرته بذلك فمن الواضح إنّه سيكون علي قتلكِ نعم |
| - Size zarar vermeyeceğim. - Seni derhal öldürmeliyim. | Open Subtitles | أنا لا أنوي بكم شرّاً - يفترض بي قتلكِ حيث تقفين - |
| Depo'nun saldırı altında olmadığı ve birinin seni öldürmeye çalışmadığı bir zamanda. | Open Subtitles | في الوقت الذي لا يتعرض فيه المستودع إلى الهجمات و شخص لا يحاول قتلكِ |
| seni öldürmeye çalışan bu insanlar kim anne? | Open Subtitles | من هم هؤلاء الناس الذين يحاولون قتلكِ, أمي؟ |
| Anladığım kadarıyla, eski patronunun seni öldürmeye çalıştığını söylüyorsun. | Open Subtitles | إذاً، إذا كنت قد فهمتكِ، تقولين أن رئيستكِ السابقة حاولت قتلكِ |
| Birinin seni öldürmeye çalışmasına inanamıyorum. | Open Subtitles | لا زلتُ لا أُصدّق بأنّ أحداً ما حاول قتلكِ |
| Hayır, kötü haber, birisinin seni öldürmeye çalışması. | Open Subtitles | لا , الاخبار السيئة هناك شخص يحاول قتلكِ |
| Ali, Rollins o gece seni öldürmeye çalışmıyordu. | Open Subtitles | آلي، رولينز لم يكن ينوي قتلكِ في تلك الليلة |
| Oh, bir Tanrı olarak seni öldürmek çok basit, ve bunu eski moda yolla yapmanın yarısı kadar tatmin edici değil. | Open Subtitles | من السهل قتلكِ وأنا إلهة وهذا لا يرضيني مثل قتلكِ بالطريقة التقليدية |
| Eğer seni öldürmek isteseydim, şimdiye kadar ölmüş olurdun. | Open Subtitles | لا تقلقى اذا كنت أريد قتلكِ, كنتِ ستكونى ميتة الآن |
| Yavrum, birisi seni öldürmek isteseydi, gazeteye ilan vermezdi, öyle değil mi? | Open Subtitles | ،طفلتي العزيزة، إن كان ثمة مَن يريد قتلكِ فلن يعلنوا عن هذا الأمر في الصحيفة |
| Halen ortalıkta seni öldürmek isteyen birisi var. | Open Subtitles | هناك مازال أحداً ما في الخارج يريد قتلكِ |
| Bir adam sana silah doğrulttu. Seni öldürmek isteyen bir adam. | Open Subtitles | لقد صوّب رجل سلاحاً نحوكِ رجل كان عازماً على قتلكِ |
| Seni öldürmeliyim. | Open Subtitles | ينبغي عليّ قتلكِ. |
| Seni öldüremem belki ama araya girmene engel olabilirim. | Open Subtitles | لعلّي لا أستطيع قتلكِ لكنّي أستطيع منعكِ مِن التدخّل |
| Seni öldürmekten çekinirler mi sanıyorsun? | Open Subtitles | أتظنين أنهم سيترددون على قتلكِ أنت أيضا؟ |
| Bence dün gece bir iblis seni öldürdü. | Open Subtitles | أعتقد بأنَّ أحد العفاريت قتلكِ بالأمس |
| Seni öldürebilirim. | Open Subtitles | لكن ما الخيار الآخر لديك , حقاً ؟ بإمكاني قتلكِ |
| Seni öldürmem gerek, seni sahtekar orospu. | Open Subtitles | إنني أريد قتلكِ أيتها المزيفه , الكاذبه , اللعينه |
| Sürekli seni öldürmeyi istememek güzel olurdu. | Open Subtitles | سيكون لطيفاً ألا أمنع نفسي من قتلكِ طوال الوقت |
| Seni dün akşam öldürebilirdim. Seni dün akşam öldürmeliydim. | Open Subtitles | كان بإمكاني قتلكِ بالأمس كان عليَّ فعل هذا |
| sizi öldürmeye çalışan eski iş ortaklarınızla beni aynı kefeye koymanızdan pek hoşlanmadım. | Open Subtitles | لستُ مُتأكّداً إنّي أقدّر لكِ ربطي مع أرباب عملكِ السابقين، الذين حاولوا قتلكِ. |