| Bu yönetim bizi, aileleri ayırmak ve çocukları gözaltına almak zorunda olduğumuza, çünkü bunun daha fazla sığınmacının sınırımıza gelmesini engelleyeceğine inandırmaya çalışıyor. | TED | هذه السياسة تجعلك تعتقد بأنه يجب علينا تفريق العائلات وحجز الاطفال، لأن هذا سيوقف قدوم اللاجئين لحدودنا. |
| Yoksa tam da polisler gelmeden az önce mi ayrıldın evden? | Open Subtitles | ام قد حدث انك غادرت قبل قدوم الشرطة هنا ؟ |
| İnşaatı altı hafta geciktirecektir. Kışın geldiğini düşünürsek, belki daha da fazla. | Open Subtitles | سوف يدعمون البناء خلال ستة اسابيع وربما اكثر ، مع قدوم الشتاء |
| Korumalar gelene kadar 30 saniyemiz var, o yüzden iyi dinle. | Open Subtitles | لدينا ثلاثين ثانية قبل قدوم الحراس إلى هنا لذا إستمع بتمعن |
| Tanrı' nın "İkinci gelen" 'i için kutsal bir yıldız haber verdi. | Open Subtitles | الثالوث المقدس للنجوم تتجه الى نقطه واحده لتعلن قدوم البعث الثانى للرب |
| Sonra da, birileri geliyor mu diye bakmak için dışarıda bekleyebilirim. | Open Subtitles | ثم يمكنني أن أنتظر في الخارج في حالة قدوم أي شخص |
| Yani bir zaman tayfının gelip bizi öldürmeye çalışması dışında, nasıl geçti? | Open Subtitles | إلى جانب قدوم طيف زمني هنا وكاد أن يقتلنا، فكيف سار الأمر؟ |
| Sonraki çekin ne zaman geleceğini bilmediğinden. | Open Subtitles | ولا يعلمان ميعاد قدوم الشيك المصرفي القادم |
| Pantolonlarımızı yukarı sıyırıp sivrisineklerin bizi ısırmak için gelmesini bekliyorduk. Böylece onları yakalayıp sıtma taşıyanları tespit edebilecektik. | TED | كنا نُشمّر ملابسنا، وكنا ننتظر قدوم الناموس ليقوم بلدغنا حتى نتمكن من الإمساك بهم لنتحقق إن كانوا يحملون الملاريا. |
| Uzun zaman bir pederin gelmesini beklediler. | Open Subtitles | لقد ظلّوا وقتًا طويلا في انتظار قدوم قدّيس |
| Aslında çoğu yaratığın soğuktan öldüğü yerde yani Alaska'da, kutup ayısı kışın gelmesini iple çeker | Open Subtitles | في الحقيقةحيوان ألاسكي واحد يحنّ إلى قدوم الشتاء. حيث أكثر المخلوقات تتعرض للهلاك تنتعش الدببة القطبية |
| Julie, gitmeliyiz, polisler gelmeden. | Open Subtitles | جولي ، علينا ان نمضي ، قبل قدوم رجال الشرطة |
| Hopper gelmeden istediği iki kat yiyeceği tamamlamamız imkânsız. | Open Subtitles | مستحيل ان نضاعف كمية الاكل المطلوبة قبل قدوم الدبابير |
| Seyehat acentesi olmalı. Uçağın nereden geldiğini ya da yolcu adı vermedi. | Open Subtitles | أفترض أنّها وكالة رحلات، لم تذكر مكان قدوم الرحلة أو هوية المسافر. |
| Ürkmüştüm, çünkü bir arabanın geldiğini duymamıştım. | Open Subtitles | لقد انزعجت لأننى لم اسمع صوت قدوم سيارة الى هنا |
| O zaman gelene kadar, rüya görmeye devam edeceğiz. | TED | لكن حتى قدوم ذلك الوقت، سوف نبقى نحلم فقط. |
| gelen bir erkek cesediyle ilgili mesaj atmıştı, altmışlı yaşlardaymış. | Open Subtitles | ارسل لي رسالة مبكراً عن قدوم جثة ذكر، في الستينات؟ |
| Ateş ve Kutsal Ruh ile vaftiz edecek birisi geliyor. | Open Subtitles | هناك قدوم لاحد الذي سيعمّد بالنار بروح القدس |
| İşten çıkarsın, ama seni otoparka giderken görürlerse arkandan seslenip "biraz gelip şunu yapmamıza yardım eder misin?" derler. | Open Subtitles | فعند قدوم وقت الراحة ,إذا شاهدوا أحداً يتمشى قليلاً فهم يطلبون منه أن يساعدهم فى أعمالهم |
| Göçmen sürülerin, yağmurların ve soğukların ne zaman geleceğini ve ne zaman ara vereceğini gösterdi. | Open Subtitles | و بوقت قدوم القطعان المهاجرة و الأمطار و البرد. و متى ستتقطع بهم السبل لفترة. |
| Tahmin edersiniz, bazen siz bir dalganin gelmesi icin beklerken 10-15 dakikalik araliklar olur. | TED | في بعض الأوقات هناك فترة استراحة تمتد بين 10 إلى 15 دقيقة عندما تنتظر قدوم الموجة. |
| Gecemiz hala devam ediyor ve sabahımız geldiğinde buradan uzaklarda olacağız. | Open Subtitles | ما زالت ليلتنا مستمرة و عندما يحين موعد قدوم الصباح سنكون في مكان بعيد عن هنا |
| Budist geleneği karlar diyarına ilk olarak M.S. beşinci yüzyılda geldi. | Open Subtitles | أول قدوم للأعراف البوذية إلى أرض الجليد كان في القرن الخامس بعد الميلاد. |
| Onu satmaktan nefret ediyorum ama bilirsiniz, yeni spor arabam geldiğinden ona ihtiyacım kalmadı. | Open Subtitles | أكره أن أبيعها، ولكن، تعلمان، مع قدوم سيّارتي الرياضية الجديدة، لم أعُد بحاجة إليها |
| Bir düzine küçük yavrunun gelişi ile sürü, göçebe yaşam tarzından şimdilik vazgeçmiş. | Open Subtitles | قدوم دستة من الجراء الصغيرة يعني أن القطيع قد تخلّى حاليًا عن حياة التنقّل |
| Toplantıya dönmeden önce, Grace'in geldiği gece açtığı çekmeceyi açtı. | Open Subtitles | قبل العودة الى الأجتماع في تلك الليلة توم فتح درج مكتبه الصغير الذي قد فتحه في ليلة قدوم غرايس، |
| Soru şu ki elektrikli taşımacılığın gelişini nasıl ivmelendirebiliriz? | TED | السؤال هو، كيف يمكنك أن تسرّع قدوم التقل الكهربائي؟ |