|                Sonra da dersler için kayıt yaptıracağım. Takım da yakınlarda oynuyor.                | Open Subtitles |                 بعد ذلك سوف أسجل يحصص والفريق سوف يلعب قريب من هنا                | 
|                Nerede olursam olayım saat 7.18 ise yakınlarda bir tuvalet varsa iyi olur.                | Open Subtitles |                 أينما أكون، بتمام السابعة و18 دقيقة صباحًا يجدر بأن يكون هناك حمام قريب                | 
|                LA Şubesi yok edilmeden kısa bir süre önce öldürülmüştü.                | Open Subtitles |                 لقد قُتل من قريب قبل أن يدمر فرع لوس أنجلوس                | 
|                Illinois'de başından kötü bir boşanma geçen bir kuzeni var.                | Open Subtitles |                 كان لديها قريب في إيلينوي وقد مر بطلاق غير ودي                | 
|                Velhasıl, zekânın zirvesinde duramayız ya da yakınında herhangi bir yerde.                 | TED |                 وأخيراً، نحن لا نقف عند قمة الذكاء، أو في أي مكان قريب منها، على ما يبدو،                 | 
|                O kadar yakınım ki uzanıp boğazını sıkabilirim.                | Open Subtitles |                 قريب منك لدرجة استطاعتي لف يداي حول عنقكِ                | 
|                Will, neler hissettiğini anlıyorum, ...ama bu olayda bu kararı vermeye çok yakınsın.                | Open Subtitles |                 ويل,أفهم ما تشعر به لكنك قريب جدا من هذه القضية لتتخذ ذلك القرار                | 
|                Hepinizin benim cennet gibi adamı daha yakından ve şahsen görmenizi istiyorum.                | Open Subtitles |                 أريد منكم جميعاً , أن تروا جزيرتي الشاعريه من منظر قريب وشخصي                | 
|                yakınlarda bir uzman olduğundan emin oldular, bir felakete karşı kendilerine yol göstersin diye.                 | TED |                 وتأكدوا أيضاً من وجود خبير قريب لتقديم المؤشرات والدعم ضد الكارثة.                 | 
|                Ben de yakınlarda oturuyorum, aşağıda.                | Open Subtitles |                 أنا أسكن قريباً منك أيضاً، ، قريب من هناك                | 
|                yakınlarda bir polis var.                | Open Subtitles |                 هناك شرطي قريب من هناك , أمل أن يقبض على الأحمق                | 
|                yakınlarda tahliye borusu yok.                | Open Subtitles |                 السقف لا يمكن الوصول اليه لا انبوب ماء قريب                | 
|                Beni burada tutmak istiyorsa kısa zaman içinde buradan çıkamam.                | Open Subtitles |                 إذا أراد إبقائي هنا، فلن أخرج في أي وقت قريب                | 
|                Hassen'ın aslında annemin kuzeni olduğu ortaya çıktı ve Montreal'a bir mülteci olarak henüz varmıştı.                 | TED |                 تبين لاحقًا أن حسن كان قريب أمي وقد وصل للتو إلى مونتريال كلاجئ.                 | 
|                Bebek olan yeri yakınında süt de vardır.                | Open Subtitles |                 حيث نَجِدُ طفل رضيعَ هناك حليب في مكان قريب.                | 
|                Sertifikayı almaya ne kadar yakınım bilmek istiyorum.                | Open Subtitles |                 اريد ان اعرف كم انا قريب لاحصل على الشهادة                | 
|                Özgür bir adamım. Sense, dün bulunduğum yere, yakınsın. Bu boktan kaçamıyorsun.                | Open Subtitles |                 أنا رجل حر انت قريب من المكان الذي كنت فيه بالأمس انت لم تعمل شيئاً                | 
|                Çok yakından kafasına ve göğsüne iki el ateş edilmiş.                | Open Subtitles |                 طلق نارى فى الرأس من مدى قريب وطلقتان فى الصدر                | 
|                Uzaktan bir akrabası, yaz tatili boyunca dokuzuncu ve onuncu sınıf derslerini öğretmeyi teklif etti.                 | TED |                 قريب لها من بعيد عرض تدريسها منهج الصف التاسع والعاشر أثناء الاجازة الصيفية                 | 
|                Dört yıl önce Long Beach'de narkotik bölümündeydin bize çok yaklaştın.                | Open Subtitles |                 قبل اربعة سنوات عندما كانت لديك مراقبه ليليه طويله على الشاطئ كنت قريب جداً مننا وكنت ستقبض علينا وضعنا اتفاقيه عليك                | 
|                Biliyorum söylemek için çok erken ama söylediğin için çok mutluyum.                | Open Subtitles |                 علمت بأنك قريب لقول ذلك لكن أنا مسروره جدا أنك فعلت                | 
|                Çok yaklaştım. Çalı biraz büyümüş, o kadar.                | Open Subtitles |                 أنا قريب جداً , إن الشجيرات نمت قليلاً و حسب                | 
|                Ivan 11 yaşındaydı, evimizin yakınlarında bir komşuya tedavi için gidiyordu.                 | TED |                 عندما بلغ ايفان الحادية عشر، كان يذهب للعلاج في مركز قريب من البيت.                 | 
|                Mükemmelleştirmeme çok az kaldı. Karışıma ince ayar lazım, o kadar.                | Open Subtitles |                 أنا قريب جداً من إتقان هذا نحن فقط نحتاج لتعديل المزيج                | 
|                Geri dönsem iyi olur. - Evim hemen şu köşede.                | Open Subtitles |                 ـ من المستحسن أن أعود ـ المكان قريب من هنا                | 
|                Alakası bile yok. Av yaklaşıyor. Küçük tilki antreman yapsa iyi olur.                | Open Subtitles |                 لن أفعل ،سيكون لدينا صيد عما قريب المساكين يريدون صيدا يبدأون به                |