| Ayrıca içindeki alkaloit, narkoz etkisi yapıyor. | Open Subtitles | يحتوون شبه قلوي أيضا الذي يقنع حالة التخدير. |
| McCourt, taxin adında bir alkaloit tarafından zehirlenmiş... | Open Subtitles | ماك كورت تم تسميمه بسائل قلوي اسمه تاكسين |
| Özü kalpteki kalsiyum kanallarını tıkayan bir alkaloit zehir içeriyor. | Open Subtitles | تحتوي على سائل شبه قلوي سام يغلق قنوات الكالسيوم في القلب. |
| Enteresan olan şey, "alkali" kelimesinin "kül" anlamına gelen Arapça "El-Qali"den türemiş olmasıdır. | Open Subtitles | "لكن ما يهمّنا أن كلمة "قلوي تشتق من الكلمة العربية القالي" التي تعني الرماد" |
| Sodyum bir alkali metaldir. | Open Subtitles | ان الصوديوم معدن قلوي |
| Bütün gece ıslak kalacağım. Keskin bir alkaloit kokusu alıyorum. | Open Subtitles | سأكون متبللا طوال الليل كشفت قلوي لاذع |
| alkaloit tuzu buldu. | Open Subtitles | أملاح شبه قلوي رَجعتْ إيجابيةً. |