| Evet ve tabii ki Valkryie saçı oldukça değerli bir şey. | Open Subtitles | و على ما يبدو أن خصلات شعر الفالكري قيّمة بشكل جنوني |
| Bebekleri doğurtmak bana değerli ve bazen de şaşırtıcı şeyler öğretti. Sıfırın altında 10 dereceyken, | TED | علّمني توليد الأطفال أشياءًا قيّمة ومثيرة للدهشة، مثل كيفية تشغيل السيارة الساعة الثانية بعد منتصف الليل. |
| Ondan alacakları bilgiler düşmanlarımız için çok değerlidir. | Open Subtitles | المعلومات التي يستطيعون إخراجها منه ستكون قيّمة لدى أعدائنا |
| Performans akçesi üç nedenden ötürü değerlidir. | TED | الدقة في الأداء قيّمة لثلاثة أسباب: |
| Biliyorum, sizde mevcut ama bunlar imzalı, yani kıymetli bir bakıma. | Open Subtitles | نعم، أعرف أنك تملكين نسخاً منه، ولكن هذه موقّعة، لذلك هي قيّمة جداً |
| O degerli bir esir. | Open Subtitles | إنها رهينة قيّمة. |
| Eğer çantanın içindeki bu kadar değerliyse, öyle olması garip. | Open Subtitles | الذي هو غريب, إذا محتويات تلك الحقيبة قيّمة جدا. |
| Bunlar gerçekten değerli emlaklar ve bunun gibi deltalar, gezegenimizde en yoğun nüfüsa sahip alanlardan birkaçı. | TED | هذه عقارات ثابتة قيّمة حقًا، ومثل تلك الدلتاوات هي من أكثر المناطق المكتظة بالسكان في كوكبنا الأرض. |
| Ama bu bile sizin için değerli bir bilgidir. Bir sonraki destekçi görüşmesinde daha etkili olmanıza yardımcı olacak bir bilgidir. | TED | ولكن هذه المعلومات ستكون قيّمة لك والتي ستساعدك على أن تكون محادثتك القادمة مع راعٍ ستكون أكثر تأثيرًا. |
| değerli değil. Hoşuma gidiyor, o kadar. | Open Subtitles | انها ليست قيّمة, ولكنها بدت امامى جميلة, هذا ما فى الأمر |
| Eğer, bok değerli bir şey olsaydı, garibanlar, kıçları deliksiz, doğarlardı. | Open Subtitles | دعني اخبرك شيئاً , لو كانت القذارة قيّمة كن الفقراء ليولدو بدون مؤخرات |
| Buraya size değerli bazı öğütler vermek için geldim. | Open Subtitles | لا يهمّ، فقد أتيت لأقدّم نصيحةً قيّمة لك |
| Üç ila dört milyar varil mi? Bu BP'den daha değerlidir. | Open Subtitles | تستخرج من 3 إلى 4 بليون برميل، هذا أكثر قيّمة من "بريتش بتروليوم" نفسها. |
| O zaman bunlar senin için değerlidir. | Open Subtitles | إذن ، تلك الأشياء قيّمة بالنسبة لك. |
| O zaman bunlar senin için değerlidir. | Open Subtitles | إذن ، تلك الأشياء قيّمة بالنسبة لك. |
| Bazı lüks lokantaların oldukça kıymetli bulduğu bazı gıda ürünlerini pazarlıyorum. | Open Subtitles | أنا أتعامل في بعض مُنتجات الطعام التي تجدها المطاعم الراقية قيّمة للغاية. |
| O mega çekirdekler çalışmam için çok kıymetli. | Open Subtitles | هذه البذور العملاقة قيّمة جدّاً لأبحاثي. |
| Et, ekibin genel vejetaryen diyetinde kıymetli bir ziyafet. | Open Subtitles | اللحم له لذّة قيّمة عند قردة نظامها الغذائيّ نباتيّ |
| Bir ev dolusu degerli tablo. | Open Subtitles | -منزل مليء بالكامل بلوحات قيّمة . |
| Bu oldukça degerli bir sey. | Open Subtitles | -هذه قيّمة بشكل لا يُصدّق . |
| - Madem bu kadar değerliyse Hannibal'ı geri getirsin? | Open Subtitles | لمَ لا تستعيد لنا (هانيبال) بما أنها قيّمة جدا؟ |