| Cerrah göreve hazırdı ve müdahale başladı. Hemşire oradaydı. | TED | الجراح كان حاضرا ومعقما. الممرضة كانت موجودة هناك. |
| Hep konuştular benimle, hep oradaydılar ve bende hep vardı. | Open Subtitles | لقد كانت موجودة تتحدث معى انا حقا اريدها |
| Bunlar buraya taşındığınızda burada mıydı? | Open Subtitles | هل هذه الأشياء كانت موجودة عندما انتقلتم هنا؟ |
| Tabii hâlâ öyle bir yer varsa. | Open Subtitles | إن كانت موجودة. |
| Biyolojik açıdan bakacak olursak, bugün var olan uluslardan hiçbirisi 5.000 yıl önce yoktu. | TED | إذا نظرتم بمنظور بيولوجي، فمن الواضح أنه ليس هناك ولا حتى واحدةً من الأمم الموجودة اليوم كانت موجودة قبل 5000 عام. |
| Ödeyeceğim. Ama önce onun orada olduğunu bilmem gerek. | Open Subtitles | لا، أنا سأدفع , لكن أولا أنا يجب أن أعرف إذا كانت موجودة |
| Katilin yemek odasında bıçakla saklandığını hatta Bayan Scarlet'in cinayetin işlendiği sırada odada olduğunu bilsek de ve bıçağın üzerinde onun parmak izleri olsa bile yine de katilin o olduğunu kesin olarak söylememiz imkânsız bir şeydir. | Open Subtitles | أن الجريمة حدثت بغرفة الطعام بواسطة سكين و أن الآنسة سكارليت كانت موجودة في نفس لحظة الجريمة |
| "Kiraladığımda bilardo masası oradaydı." dedim. | Open Subtitles | أخبرتهم أن الطاولة كانت موجودة هناك منذ أن استأجرت المكان |
| Çünkü çanta bu sabah oradaydı. Şimdi yok. | Open Subtitles | لأن الحقيقبة كانت موجودة هناك, الآن هي ليست كذلك |
| Bağışlayın, sayın yargıç. Bu kan yeni değil. Başından beri oradaydı. | Open Subtitles | أرجو المعذرة، ولكنها ليست جديدة لقد كانت موجودة طوال الوقت |
| - Siz oturduğunuzda oradaydılar. | Open Subtitles | كل الأصوات كانت موجودة عندما جلست |
| Kurtlar ailemin katledildiği gece oradaydılar | Open Subtitles | الذئاب كانت موجودة في ليلة مقتل عائلتي. |
| Bütün gün burada mıydı? Neden? | Open Subtitles | و لقد كانت موجودة هنا طوال اليوم ؟ |
| - Sence bu dün burada mıydı? | Open Subtitles | أتعتقد بأنه هذه كانت موجودة البارحة؟ |
| Tabii hâlâ öyle bir yer varsa. | Open Subtitles | إن كانت موجودة. |
| Hatta bu bölgede var olan diğer tüm hastalıklar arasında bu, en kötüsüymüş. Birçok çocuğu öldüren bir hastalıkmış bu. | TED | في الواقع ، من بين جميع الأمراض التي كانت موجودة في هذه الأرض ، كان هذا الأسوأ. لقد قتل معظم الأطفال |
| Sonra daha dikkatli bakinca zaman icinde var olan bir sey farkedilir. | TED | ثم لديك هذه الطريقة المزدوجة ونرى أنها في الواقع كانت موجودة في الماضي. |
| Dünya'nın oluştuğu sırada var olan taşlar artık yok. | Open Subtitles | الصخور التي كانت موجودة حينما تشكلت الأرض لم تعد موجودة |
| Bakımevi çalışanları da kaza sabahı kadının orada olduğunu söylüyor. | Open Subtitles | أمام حضانة الصبي و قالت معلّمة الحضانة بأنّ المرأة كانت موجودة بصباح يوم الحادثة |
| Katilin yemek odasında bıçakla saklandığını hatta Bayan Scarlet'in cinayetin işlendiği sırada odada olduğunu bilsek ve bıçağın üzerinde onun parmak izleri olsa bile yine de katilin o olduğunu kesin olarak söyleyemeyiz. | Open Subtitles | أن الجريمة حدثت بغرفة الطعام بواسطة سكين و أن الآنسة (سكارليت) كانت موجودة في نفس لحظة الجريمة |