| Sekiz yaşında Bir kız, 10 yaşında Bir kız vardı. | TED | كانت هناك بنت ذات ثمان سنوات وأخرى ذات عشر سنوات. |
| Uzun süreliğine vekalet edecektim ve kabul etmiştim, ama Bir problem vardı. | TED | طُلب مني تعويضه لفترة طويلة، ووافقت على ذلك، لكن كانت هناك مشكلة. |
| Daha yakından baktığımda, çocuklar için küçük sarı can yelekleri vardı. | TED | وحين نظرت عن قرب، كانت هناك سترات نجاة للأطفال، صفراء اللون. |
| Güneş oradaydı, diğer gezegenler oradaydı ve gezegenlerin Güneş'in etrafında nasıl döndüğünü görebiliyordum. | TED | لذا كانت هناك الشمس، وكانت هناك الكواكب، واستطعت رؤية دوران الكواكب حول الشمس. |
| Evliliğimizin ilk yıllarında Lucy Chapman gibi dört kadın vardı. | Open Subtitles | فى خلال سنوات زواجنا, كانت هناك اربعة مثل لوسى شابمان |
| - 1937'de Wilsorun Waldorf Astoria'ya karşı Bir davası vardı. | Open Subtitles | في 1937 كانت هناك قضية ويلسون ضد فندق والدر النمسا |
| Hapishanede ölen Bir kadın vardı... Ölürken bile seni lanetliyordu... | Open Subtitles | كانت هناك امرأة ماتت في السجن، ماتت و هي تلعنك. |
| Uçaklara yakıt verilemedi. Buluşma alanında Bir düşman gemisi vardı. | Open Subtitles | طائراتنا الاستكشافيه لم يستطع تموينها بالوقود سفينه العدو كانت هناك |
| Gidip kapı zillerine baktım dört isim vardı ve hiçbirini tanımıyordum. | Open Subtitles | فتبعتُها وتفقدتُ الأجراس كانت هناك 4 أسماء لم أعرف أياً منها. |
| var mıydı bilmiyorum ama kıtlık yüzünden böyle Bir korku vardı. | Open Subtitles | لا أعلم ان ظهر الوباء ولكن كانت هناك مخاوف بسبب المجاعة |
| - Onu gördüm. Bir filmde. Heykellerde mikro kameralar vardı. | Open Subtitles | رأيتها في فيلم، كانت هناك آلات تصوير صغيرة في التماثيل |
| Aya gitmek için Rusları yenebilmemiz hakkında çok ciddi şüpheler vardı. | Open Subtitles | كانت هناك شكوك كبيرة أننا سنستطيع السير على القمر قبل الروس |
| Bütün Maya şehirlerinde, taşlar üzerinde kayıtlı bunun gibi törenler vardı. | Open Subtitles | كانت هناك مراسيم مثل هذه مسجلة على كل صخور مدن المايا |
| Yanında kimse yoktu, yanında ömrünün sonuna kadar yetecek para vardı. | Open Subtitles | بدون حرس، لوحده ،لكن كانت هناك أجور مدى الحياة في الكيس. |
| Şu büyük ağaç tam oradaydı. Şimdi sadece şu küçük dal var. | Open Subtitles | الشجره الكبيره التى كانت هناك والآن لا يوجد سوى هذه الشجيره الصغيره |
| Bu toplantılar boyunca özel Bir tema sürekli mevzu bahis oldu. | TED | أثناء هذه المقابلات كانت هناك موضوعات محددة تطفو على السطح باستمرار. |
| Ya bazı şeyler varsa ki iyi Bir ilişki bile asla karşılayamazsa? | TED | ماذا إذا كانت هناك أشياء لا تستطيع حتى علاقة جيدة أن تقدِّمها؟ |
| Kültürel klişeler ile ilgili ilk deneyimimi de Orada aldım. | TED | وأيضا, أول مرة أتذوق فيها طعم التنميط الثقافي كانت هناك. |
| Olay mahalli fotoğraflarına göre saldırı sonucu etrafa saçılmış çok miktarda kan varmış. | Open Subtitles | صور مسرح الجريمة تظهر كانت هناك كمبية كبية من الدماء متفرقة بسبب الإعتداء |
| Ben-- Geçen sene çöpçatan servisinde Bir cinayet olmuştu arkadaşlarınız da benimle görüşmüşlerdi. | Open Subtitles | كانت هناك جريمة قتل العام الماضي في خدمة المواعدة، وقمتم بإجراء مقابلة معي. |
| Tüm evraklar oradaymış. Meşale gibi yükselmiş. | Open Subtitles | كل الأعمال الكتابيه كانت هناك و انتهت كالومضه |
| Keşke geçmişe gidip olanları değiştirmemizi sağlayacak Bir anahtar olsaydı. | Open Subtitles | اتمنى لو كانت هناك طريقة أو مفتاح ما لتغيير الماضى |