| Beni gerçekten buraya başvurmak için kazıklamıyorsun bu partinin amacı buysa eğer. | Open Subtitles | وانت لا تبيعني حقاً تطبيقاً إن كان هذا هو المقصود من الحفلة |
| Demek istediğim bu değildi, fakat son zamanlardaki tuhaf davranışlarının sebebi buysa ve bundan hiç bahsetmek istemiyorsan mükemmel bir danışmanlık bölümüne sahibiz. | Open Subtitles | هذا ليس ما قصدته، لكن لو كان هذا هو مصدر سلوكك الغريب مؤخراً ،وأنتِ لا تريدين التحدث عنه فنحن لدينا قسم إستشارة ممتاز |
| Evet, eğer durum buysa harika bir yatırım yapmış zira hem ipoteği kaldırmış, hem de haftalık 3500 lira kazanmış. | Open Subtitles | حسنا , ان كان هذا هو السبب اتضح انه مستثمر كبير لأنه لم يكن سوى انه قادر على تسديد الرهن |
| Aptalca, basit. Düşünce yok, sorun yok. Plan buydu ve işe yaradı. | Open Subtitles | سهلة، بسيطة دون تفكير و مشاكل كان هذا هو المبتغى ووصلت إليه |
| Jerry Brown seçildiğinde ona gösterilen itiraz buydu. | TED | عندما أُنتخب جيري براون كان هذا هو التحدي الذي توجّب عليه مواجهته |
| Eğer bu onun takıntısıysa, o kadar da önemli değil. | Open Subtitles | اذا كان هذا هو سبب هوسها فانه ليس بالموضوع الكبير |
| Bunların gizli test istisnaları olması gerekiyordu. Anlaşma böyleydi. | Open Subtitles | هذه من المفترض أن تكون مسألة إختبار سريّة, كان هذا هو الإتفاق. |
| Belki amaç budur. Bize vakit harcatıp kendinize vakit kazandırmak. | Open Subtitles | إلّا إن كان هذا هو المغزى، تُهدر وقتنا وتوفر شيئًا منه لك. |
| Açık olmak gerekirse, eğer istedikleri buysa ben insanlar vücutlarını değiştirmeye çalışmamalı demiyorum. | TED | لكن للتوضيح، لا أقول إنه لا يجب على الناس تغيير أجسادهم إذا كان هذا هو ما يرغبون بفعله |
| Bununla hiçbir sorunum yok çünkü eğer iyi yiyeceğin geleceği buysa, bu gelecek lezzetli olacak. | TED | وكما تعلمون , فأنا مرتاح لهذا .. لانه إن كان هذا هو طعام المستقبل فسوف يكون طعاماً شهياً |
| Evet, elbette doktor. Eğer istediğin buysa. | Open Subtitles | نعم ، بالتأكيد ، دكتور اذا كان هذا هو ما تريد |
| Tek çözüm buysa insanoğlu bir durup, adaletin anlamını sorgulamalıdır. | Open Subtitles | إذا كان هذا هو الحل الوحيد , البشرية يجب أن تتوقف و السؤال المعنى الكلي للعدالة. |
| Eğer bütün mesele buysa ofisime gidip kasetini hemen dinleyelim. | Open Subtitles | إذا كان هذا هو سبب كل هذا لنذهب الان إلى مكتبى و نستمع له الان أجننت؟ |
| Eğer yardımın buysa artık gidebilirsin. | Open Subtitles | إذا كان هذا هو كل المساعدة التي كنت سيصبح، يمكنك ترك فقط. |
| Sör Ludo, eğer adın buysa, bendeniz, Sör Didymus, size boyun eğiyorum. | Open Subtitles | السير ودو، إذا كان هذا هو اسمك، أنا الآن يا سيدي ديديموس، العائد اليك. |
| Dr. Wells buysa eğer, başından beri beraber çalıştığımız kişi kim peki? | Open Subtitles | إذا كان هذا هو الدكتور ويلز، ثم الذين نحن نعمل لهذا الوقت كله؟ |
| Yakın zamana kadar manzaram buydu. Müşterimiz bu yanımızdaki siteyi satın alana kadar. | TED | حتى وقت قريب كان هذا هو المنظر من شقتي حتى قام زبوننا بشراء المكان المجاور |
| Belki de hayatım boyunca karşıma çıkmasını beklediğim... mükemmel adam buydu. | Open Subtitles | ربما كان هذا هو رجل أحلامى الغامض الذى كنت انتظره طوال حياتى |
| - Evet, istenen de zaten buydu. - Julian'a merhaba desene. | Open Subtitles | لقد كان هذا هو الهدف من هذه الملابس رحبى بجوليان |
| Bana adını mı soruyorsun, yoksa bu bir cevap mıydı? | Open Subtitles | هل تسألينني عن أسمكِ أو هل كان هذا هو جوابكِ؟ |
| Onları buraya getirdik. Anlaşma böyleydi. | Open Subtitles | انظر ، نحن أحضرناهم هنا كان هذا هو الاتفاق |
| Muhtemelen tanıklık edemeyecek kadar korkmalarının nedeni budur. | Open Subtitles | نعم. ربما كان هذا هو لماذا هم فقط خائفا جدا للادلاء بشهادته. |
| Eğer aradığımız adam oysa kullandığı tek takma ismin o olduğunu hiç sanmıyorum. | Open Subtitles | لو كان هذا هو الرجل المنشود أشك أنها الشخصية الوحيدة التي يقوم باستخدامها |