"كان يكره" - Traduction Arabe en Turc

    • nefret ederdi
        
    • nefret ediyordu
        
    • nefret ediyormuş
        
    • nefret ettiği
        
    • nefret ettiğini
        
    • yapmaktan nefret
        
    Her şey teke tek hallediliyordu. Paulie toplantılardan nefret ederdi. Open Subtitles كل شيء كان رجل مقابل رجل بولي كان يكره المؤتمرات
    Babam liberallerden nefret ederdi. Daha çok komünist saflarda yer alırdı. Open Subtitles لا , والدى كان يكره الليبراليين هو اتخذ الخط الشيوعى فى الاساس
    Onunla hiçbir bağı olmadı. Çocuklardan nefret ederdi. Open Subtitles لم يكن لديها اي اتصال به كان يكره الأطفال
    Kendi söylediklerine göre İsraillilerden nefret ediyordu ama onları tanıyıp hikâyelerini öğrenerek ve barış için birlikte çalışarak bu nefretin üstesinden geldi. TED في حساباته الشخصية بسام كان يكره الإسرائيليين ولكن من خلال تعرف على الإسرائيليين وقصصهم والعمل معاً من أجل السلام تغلب على كراهيته.
    Ama Eugene babasından nefret ediyordu ve ona onun ismiyle seslenilmesine dayanamıyordu. Open Subtitles لكن يوجين كان يكره والده و لا يستطيع تحمل بأن ينادوه الناس به. بنفس اسم والده.
    Cady'nin puro dumanından nefret ediyormuş ve sürekli mızmızlanıyormuş. Open Subtitles لقد كان يكره السيجار التي يدخنها كادي وكان دائم الشكوي منها
    Ve, uh... oh,ne oynarsa oynasın kaybetmekten nefret ederdi. Open Subtitles .و , أه. أوه, مهماكانتاللعبة, كان يكره الخسارة , أنت تعلم؟
    Onu peşimde mezuniyet yıldönümlerime sürüklememden nefret ederdi. Open Subtitles كان يكره الأمر عندما أسحبه إلى حفلة الخريجين
    Fotoğrafının çekilmesinden nefret ederdi. Ne zaman fotoğrafı çekilirse, hep şu korkunç yüz ifadesini yapardı. Open Subtitles كان يكره التقاط صوره وكان دائما ما ينزعج عندما اريد التقاط صورته
    Çocuklardan nefret ederdi. Open Subtitles لقد ترك كل شئ للأيتام الملاعين, لقد كان يكره الأطفال,
    Aslına bakarsanız, Jenkins herhangi bir sıcak sıvıyla yanmaktan nefret ederdi. Open Subtitles في الواقع، جانكينز كان يكره أن يُحرق بأي سائل ساخن
    Babam sızıntı yüzünden kırılan bağlantı borusundan nefret ederdi. Open Subtitles كان يكره أبي اللوم عندما تتسرب الأنابيب من الثني
    İrlandalılardan da nefret ederdi, millet bunu unutuyor. Open Subtitles كان يكره الإيرلانديين كذلك .الناس تتغاضى عن ذلك
    İşinden nefret ediyordu ama eve ekmek getirmesi gerekiyordu. Open Subtitles و كان يكره العمل فيها، لكنه استمر فيها لدعم العائلة
    Dr. Greathouse'tan nefret ediyordu ve o zamanlar da Dr. Greathouse benim... Open Subtitles إنّه كان يكره الدكتور غريتهاوس، وكان دكتـــور غريتــــــهاوس في ذلك الوقت, أوه يا إلهي.
    O hristiyanlık olarak adlandırılan yeni dinden nefret ediyordu. Open Subtitles كان يكره هذا الدين الجديد الذى يسمى المسيحية.
    Sürekli ev yerine hastanede olmasından nefret ediyordu. Open Subtitles كان يكره وجودها في المشفى بدلاً عن المنزل
    - Onlardan nefret ediyordu. - Frankie, aldatıldıklarını sanıyorlar. Open Subtitles لقد كان يكره هذين الكلبين أكثر مما أكرههما - فرانكى, انهم يشعران بالخداع -
    İsa'dan onu dirilttiği için nefret ediyormuş gibi. Open Subtitles كما لو أنه كان يكره أن يسوع اعاده الى الحياة
    Okuldan nefret ettiği için tüm vaktini spor yaparak geçiriyordu. Open Subtitles كان يكره المدرسة لذا كان يقضي جُل وقته في ممارسه الرياضة
    Doğru. Ve bundan nefret ettiğini kimse bilmezdi. Open Subtitles هذا صحيح ، لم يعلم أحدًا بأنه كان يكره هذا
    Bazı durumlarda arkadaşlarımıza yalan söylemek zorunda kalırız, bunu yapmaktan nefret etsek bile. Open Subtitles ثمة مواقف محددة تلزم المرء أن يكذب على أصدقائه حتى وإن كان يكره ذلك

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus