| Babalarımızın zamanında... bu arazide iki büyük bufalo sürüsü vardı. | Open Subtitles | في زمن آبائنا كان يوجد في ارضنا قطيعان من الجاموس |
| Çantanın içerisinde resmi evraklar, mektuplar... ve doğum sertifikaları vardı. | Open Subtitles | كان يوجد بعض الأوراق التى تبدو رسميه, وخطابات وشهادات ميلاد |
| Elbette üst sınıf Yahudiler de vardı ama ben onlardan bahsetmiyorum. | Open Subtitles | بالطبع كان يوجد يهود من الطبقه الراقيه لكننى لا اتكلم عنهم |
| Ama hatırlattığın için söylüyorum, evet o gece buz da vardı. | Open Subtitles | ولكن بما أنك ذكرت الأمر كان يوجد جليد هنا تلك الليلة |
| Şimdi, sarayın yakınında küçücük fakir yalnız bir kadının yaşadığı bir kulübe varmış. | Open Subtitles | قرب القصر كان يوجد كوخ حيث كانت تعيش فيه إمرأة فقيرة ، لوحدها. |
| Daha yeni bir sürü bomba vardı. Fakat sen 50'lilerin havasını yaşamak zorundaydın. | Open Subtitles | كان يوجد الكثير من القنابل الجديدة، لكن رغبت بأخذ ذات عمر الخمسين عام |
| Pekala, size şöyle anlatayım, çetin geçeceğini düşündüm. ama Tanrım, stokumuz vardı. | Open Subtitles | وكنت أظن أننا سنمر بأوقات عصيبة، ولكن كان يوجد معنا مخزون كافٍ. |
| Eskiden bu yasa için zaman vardı, ama artık yok. | Open Subtitles | لقد كان يوجد وقتا لهذا القانون ولكن ليس بعد الان |
| O torbada öyle yapmaya başladığında yarım bir sandviç vardı biliyorsun değil mi? | Open Subtitles | انت تعلم انه كان يوجد نصف سندويشة في هذا الكيس عندما بدأت, صحيح؟ |
| 1946'da, kadrolarında toplam 400 oyuncu olan 16 tane birinci lig takımı vardı. | Open Subtitles | في عام 1946 كان يوجد 60 فريقا للبيسبول كانوا يضمون حوالي 400 لاعب |
| Yasa tasarı halindeyken bile hali hazırda destek veren 40 senatör vardı. | Open Subtitles | كان يوجد أكثر من نائب للولايات المتحدة موقّعين على المشروع كرُعاة متضامنين |
| Eskiden bilimsel ve teknolojik danışmanlık yapan bir daire vardı. | Open Subtitles | كان يوجد في الماضي مكتب وظيفته تقديم المشورة العلمية و التقنية |
| Çocukları toplamaya son gelişlerinde kamyonun kenarında bir resim vardı. | Open Subtitles | ليأخذوا أخر مجموعة من الأطفال كان يوجد على جانبها صورة |
| Ortaya çıktı ve arkaya gitti. Orada bir kız vardı. | Open Subtitles | ظهرتُ و مشيتُ في الخلف و كان يوجد فتاة هناك |
| Muhtemelen fazlası vardı ama eşyalar taşınıp duruyor ve sonunda kayboluyor. | Open Subtitles | الأرجح أنه كان يوجد أكثر لكن الأغراض تُنقل وفي النهاية تضيع. |
| İyi olan yanı fotokopi makinesi olan bir oda vardı. | Open Subtitles | من حسن الحظ أنه كان يوجد هناك غرفة بآلة نسخ |
| Ancak bir sorun vardı çünkü tüyler cesedin bulunduğu yerden 35 metre ilerideydi. | TED | لكن هناك ظهرت مشكلة لإن الريش كان يوجد على بعد 40 ياردة من مكان وجود الجثة. |
| O doğduğunda dünyada sadece 25 tane araba vardı; daha yeni icat edilmişlerdi. | TED | عندما ولد، كان يوجد 25 سيارةً فقط في العالم كانت حينها في بدايات اختراعها. |
| Bir kulübede adam varmış ve çatısında bir delik varmış ve yağmur yağıyormuş. | Open Subtitles | كان يوجد شخص لديه كابينه وكان فى سقف الكابينه ثقب وكان الجو يمطر |
| Ve oralarda bir şeyler varsa buradaki radar ekranından onu göreceğiz. | Open Subtitles | و إن كان يوجد شيء هناك، سنراه على شاشة الردار هنا. |
| Söyle bakalım evlat, dün gece Orada güzel kız var mıydı? | Open Subtitles | حسنا يا بني هل كان يوجد أي فتاة جميلة ليلة أمس؟ |
| büyüdüğüm yer Teksas, Waco'dan arkadaşlarımın olduğu yere -- bir kaçınızın daha önce orayı duyduğunu biliyorum. Beni ziyarete gelmişlerdi, etrafa bakıp şöyle demişlerdi, | TED | حيث كان يوجد اصدقائي من مدينة واكو في تكساس , حيث نشأت أعلم أن بعضكم سمع بذلك عندما أتو لزيارتي , تطلعوا حولهم |