| Catalina, şu çikolata tenli, ipek gibi saçları yumuşak omuzlarını örten ve mükemmel iri göğüsleri huzur veren kız. | Open Subtitles | .. حول كتفيها الناعمين و يستقر .. على صدرها الممتاز الفسيح |
| Kameraya doğru dans ediyor ve omuzlarını birbirine yaklaştırıyor. | Open Subtitles | ترقص وصولاً للكاميرا ، إنها نوعاً ما تدفع كتفيها معاً |
| Belki bu yüzden, tüm dünya omuzlarında gibi görünüyordur. | Open Subtitles | لذلك يبدو عليها وكأنها تحمل أثقال العالم فوق كتفيها |
| O oradaydı, yukarı aşağı zıplıyordu. babamın boynuna her sarılışında,... omuzlarında oluşan çukurluktan gözlerimi alamadım. | Open Subtitles | وكانت هي تتنطط, لم أكن أغمض عيني عن غمازتها والتي بدك على كتفيها في كل مرة تخدش رقبته |
| - Ne, evliliğimiz çok korkunçtu da egonu okşayacak başka bir kadına ağlayacak omuz vermeye ihtiyacın mı vardı? | Open Subtitles | ماذا حياتنا كانت رهيبة لذلك اردت تلك المرأة حتي تكسر كبريائك و تعطيك كتفيها تبكي عليهما |
| Kadından nefret ediyorum, o tipi bilirsin çakma sarı, 2.5 cm topuk, düşük omuzlar kedi koyulabilecek kadar büyük bir çanta. | Open Subtitles | أكرهُ تلك المرأة، تعرف نوعها صابغةٌ شعرها وقصيره، ومرخيةٌ كتفيها. ولديها حقيبةٌ كبيرة بما يكفي لوضع قطط فيها. |
| Söylediğine göre omzundaki izler papağan ya da sığırcık ısırığıymış. | Open Subtitles | يقول إن العضات التي على كتفيها إما أنها من ببغاء أو طائر "مينا" |
| Her birkaç dakikada bir başı omuzlarından ayrılıyor, 360 derece dönüyor,.. | Open Subtitles | كل دقيقتين، رأسها تخرج من كتفيها وتدرو 360 درجة |
| Ve omuzlarındaki işaretler de kuş ısırıkları. | Open Subtitles | تلك العلامات على كتفيها هي عضات طير |
| Yapma, Axl her çamaşır yıkamaya geldiğinde omuzlarını gösteren bluzunu giyiyor. | Open Subtitles | - أرجوكِ - كلما أتى لينظف الغسيل ترتدي القميص الذي يُظهر كتفيها |
| Beyler, Laurie burada dudaklarını, bacaklarını, kaşlarını, ayak parmaklarını ve omuzlarını ağdalıyor. | Open Subtitles | يا رفاق (لوري) تنزع شعر شواربها ساقيها و حواجبها أصابع قدميها و كتفيها |
| Kadının omuzlarını kaplamış. | Open Subtitles | ومن جميع أنحاء كتفيها. |
| omuzlarında lekeler, bacaklarında da variz var. | Open Subtitles | لديها بُقع وعروق بارزة على كتفيها |
| - omuzlarında morarma görüyorum, evet. | Open Subtitles | أرى بعض الكدمات على كتفيها نعم |
| Onu uyardım, ama bana omuz silkti. | Open Subtitles | لقد حذرتها لكنها هزت كتفيها |
| Onu uyardım, ama bana omuz silkti. | Open Subtitles | لقد حذرتها لكنها هزت كتفيها |
| Kadından nefret ediyorum, o tipi bilirsin çakma sarı, 2.5 cm topuk, düşük omuzlar kedi koyulabilecek kadar büyük bir çanta. | Open Subtitles | أكرهُ تلك المرأة، تعرف نوعها صابغةٌ شعرها وقصيره، ومرخيةٌ كتفيها. ولديها حقيبةٌ كبيرة بما يكفي لوضع قطط فيها. |
| Söylediğine göre omzundaki izler papağan ya da sığırcık ısırığıymış. | Open Subtitles | يقول إن العضات التي على كتفيها إما أنها من ببغاء أو طائر "مينا" |
| "giyinip süslendikten sonra, aldatıcı dış görünümüyle, "gevşek elbisesi omuzlarından inmeye başlayınca, | Open Subtitles | بصف نحيف وزي مبهج عباءة تنسدل من كتفيها |
| Ve omuzlarındaki işaretler de kuş ısırıkları. | Open Subtitles | تلك العلامات على كتفيها هي عضات طير |