Yaptığımız aslında şuydu, biyomalzemeleri bir köprü gibi kullanıyoruz böylece organdaki hücreler adeta köprü üzerinde yürür gibi gidiyorlar, ve oradaki boşluğu doldurarak o dokunun yenilenmesini sağlıyorlar. | TED | ما فعلناه في الواقع كان أننا استخدمنا الخامة الحيوية كجسر لتتمكن خلايا العضو من عبور هذا الجسر، إذا أردتم القول، لتعمل على ملء الفراغ وتجدد هذا النسيج. |
Dünya, bu programların giderek anne ve... ...çocuk sağlığında bir köprü durumuna geldiğini görmektedir. | TED | العالم الآن نظر بشكل متزايد إلى تلك البرامج كجسر إلى الرعاية الصحية الشاملة للأم و الطفل. |
Ve bazen, sadece tek şeye bağlıdır kasabanın geri kazanılmasını sağlayacak bir köprü gibi. | Open Subtitles | وأحيانًا يتكلف الأمر شي واحد كجسر لتتعافى مدينة بأكملها |
Benzer şekilde, bazı Afrika kiliseleri, dünyanın dört bir yanındaki ülkelerde varlığını sürdürüyor ve Tanınmış Hristiyan Kilisesi, 196 ülkede, diyasporaya bir köprü görevi görerek ve destek sağlayarak varlığını sürdürüyor. | TED | بالمثل، لدى الكنائس الأفريقية الوجود في الدول في جميع أنحاء العالم، ولدى كنيسة الرب المسيحية للخلاص الوجود في 196 دولة، وتخدمُ كجسر للمتشتتين وتقدم الدعم. |
O zaman,L-Kira ve X-Kira haberleşmek için Takada'yı bir köprü olarak kullanıyorlar. | Open Subtitles | إذاً فإن (إل-كيرا) و (إكس كيرا) يستخدمون (تاكادا) كجسر للاتصال |
Aradığın şey, o bir köprü. Einstein-Rosen Köprüsü gibi mi yani? | Open Subtitles | ما رأيته كان عبارة عن جسر - كجسر عادي ؟ |
Ayrıca DMT, ölüm ve doğum anında da vücutta doğal olarak salgılanır ve kelimenin tam anlamıyla, yaşayanlar ve ölüler dünyası arasında eşsiz bir köprü görevi görür. | Open Subtitles | بشكل طبيعي في لحظة الولادة و عند لحظة الموت(DMT)كما تشكل الدي أم تي أنها تعمل حرفيا كجسر فريد بين عالم الأحياء والأموات. |