| Ve taktığın kemer emniyet kemeri! | Open Subtitles | مع انه ليس عيد هالووين و حزامك يبدو كحزام الامان في السيارات |
| Cookie, Scooby'nin yatağındaki kemeri şampiyonluk kemeri olarak tanımladığında yalan söylüyordu. | Open Subtitles | وعندما عرف كوكى ان الحزام فى سرير سكوبى كحزام للبطوله. |
| Sadece bir önlem olarak düşün. Emniyet kemeri gibi. | Open Subtitles | إعتبرها وكأنها للحيطة، كحزام الامان |
| Bilmem, şu kemer gibi şeyler var hani. | Open Subtitles | لا أعرف رأيت هذا الشئ كحزام الخصر مع مفتاح |
| Bu yüksek teknoloji bekâret kemeri gibi. Bunu kim giyer ki? | Open Subtitles | إنها كحزام عفة متطور من سيرتدي هذا ؟ |
| Keith Summers, anneme saldırdığı esnada polis kemeri gibi bir şey takıyordu. | Open Subtitles | (كيث سامرز)، كان يرتدي شيئا كحزام الشرطة عندما هاجم أمي، واحتفظت به |
| Biraz büyük geldi, kemer olarak kullanıyorum. | Open Subtitles | إنه كبير قليلاً. لقد إرتديته كحزام. |
| Güzel giyimli bir kadının belindeki kemer olarak. | Open Subtitles | كحزام حول خصر امرأة حسنة الهندام |
| kemer olarak kullanılabilirler. | Open Subtitles | من الممكن استخدامهم كحزام |
| Gizlediğimi bir kemer gibi sarar. | Open Subtitles | بإمكانه أن يرتدي رأسي كحزام |