| Durumunu bize eğitim gereci olarak kullanmamıza izin verecek kadar da cömert. | Open Subtitles | لقد كان كريماً بما فيه الكفاية لسماحه لنا باستعمال حالته لغرض الدراسة |
| Sana böyle cömert davranan birisine bunu yapmayı nasıl düşünürsün? | Open Subtitles | إذا كنت تفكر بفعل شئ كهذا بشخص كان كريماً معك |
| Ancak bunun yanında cömert olmanız da gerek. | TED | ولكن عليك القيام بأمور أخرى يجب أن تكون كريماً. |
| - ...ama örtüyü değiştirseler, yeter bana. - nazik olmuyordum. | Open Subtitles | لكننى سأكون بخير بمجرد أن يغيروا المفرش لم أكن كريماً |
| Muhtemelen ona acımıştır. Çok cömertti. | Open Subtitles | ,ربما كان يشعر بالأسى من أجلها لقد كان كريماً جداً |
| Robert Moog cömert ve kibar biriydi. Aynı zamanda inanılmaz yetenkli bir mühendisti. | TED | كان روبرت مووق إنساناً كريماً وطيباً، ومهندساً نادر النظير. |
| Satın alanın çok cömert olduğunu, belirtmeliyim. | Open Subtitles | يجب أن أخبركِ بأن المشتري كان كريماً معك |
| Yapabileceğinin en iyisini yap, cömert ol. | Open Subtitles | هيّا، أفعل كُل ما تقدر عليه. كُن كريماً. |
| Bu, tahmininizden çok cömert ve ona yardımcı olacak bir teklif. | Open Subtitles | ذلك سيكون كريماً جداً وأكثر مساعدة مما يتخيل |
| Neden bana karşı böyle cömert olmak istiyorsun? | Open Subtitles | لماذا تُريدُ أن تكونَ كريماً معي يا رجُل؟ |
| Seninle eski konuşmalarına göre daha saygılı davrandı, güçlü ve cömert olmaya çalıştı, ama gözlerinin arkasında korku duyuyordu. | Open Subtitles | هوَ يتكلَّمُ معكَ من قَبل كأنهُ يتفضَّلُ عليك، بكونهِ قوياً و كريماً لكن خلفَ عينيه، إنهُ خائِف |
| cömert günümdeyim baba. Haydi buna inandım diyelim. | Open Subtitles | مزاجي يسمح لي بأن أكون كريماً أبي لنقل إنني سأصدق هذا |
| Demokratik bir düzende cömert davranmak önemli bir ilkedir. | Open Subtitles | إنها قاعده جوهريه أن تكون كريماً فى الديمقراطيه |
| Şimdi, tüm bu kirli meseleleri arkamızda bırakmış olarak bu teklifi çok cömert bulacaksın. | Open Subtitles | حرصاً على معالجة هذه القضية الوسخة بأسرع وقت، أظنك ستجد هذا العرض كريماً جداً |
| Belkide onlara toprak verirsem, benim cömert oldugumu düşünecekler. | Open Subtitles | ربما إن أعطيتُهم أرضاً سيخالونني كريماً. |
| Hiç birinizi cömert olmaya zorlayamam. | Open Subtitles | . أنا لا أستطيع أن أجبر أياً منكم أن يكون كريماً |
| nazik bir jest yaptın ve ben de bunu aşabileceğini düşünerek hata yaptım. | Open Subtitles | ماحدث هو أنّك قدّمت عرضاً كريماً وأنا أخطأت |
| Sana Doktor Schenkman'ı önerdiğimden beri, bana bedava kimyasal peeling yapacak kadar nazik biri. | Open Subtitles | منذ ان نصحتصتك لادكتور شينكمان لقد كان كريماً ليقدم لي تقشير بشره كيمائي |
| Majesteleri oldukça cömertti ve babama büyük topraklar verdi. | Open Subtitles | كان فخامته كريماً لقد منح والدي ممتلكات كبيرة |
| Cilt kremi de yazsanız iyi olacak, huh? | Open Subtitles | ربّما عليكِ أن تصفي لي كريماً جلدياً أيضاً |
| Beni buraya kabul ederek büyük kibarlık gösterdi. Çünkü 12 yaşındayken gripten anne ve babamı kaybettim. | Open Subtitles | كان كريماً بما يكفى ليرعانى بعد موت والدى بالأنفلونزا وأنا فى الثانية عشر |
| cömertçe davrandı. | Open Subtitles | قال أنه سيكون سعيداً لمساعدتنا بدى كريماً جداً أيضاً |