gittiğim her yerde bana eşlik etti, O kıza bakmaktan hiç bir zaman yorulmuyorum. | TED | مازال معلق في منزلي فكان مرافقي في كل مكان ذهبت إليه لم أمل يوماً من تأملها |
gittiğim her yerde beni takip etmiyor olsaydın daha iyi zaman geçiriyor olurdum. | Open Subtitles | سأقضي وقتا أفضل لو كففت عن ملاحقتي في كل مكان ذهبت اليه |
Senin hatalı olduğunu göstermeye karar vermiştim, ama ama gittiğim her yerde... senin haklı olduğunu gördüm. | Open Subtitles | ولكن .. في كل مكان ذهبت اليه بَدوتُ لبَرْهَنَة أنك على حقّ |
Bu keşfimin ardından bir şeye daha yakın olduğumu fark ettim, gittiğim her yerde küçük neşe anları vardı -- eski bir sarı araba veya zekice çalışılmış bir sokak resmi. | TED | وفي يقظة هذا الاكتشاف، لقد لاحظت شيئًا وهو أنه بينما كنت أمشي، بدأت برصد لحظات صغيرة من الفرح في كل مكان ذهبت إليه... سيارة صفراء قديمة أو قطعة رائعة من فن الشارع. |
Reid, gittiğim her yerde o gözleri görüyordum. | Open Subtitles | ريد)، كل مكان ذهبت فيه، رأيت تلك الاعين) |
"gittiğim her yerde." | Open Subtitles | في كل مكان ذهبت إليه |