| En kötü bilgisayarı babama verdiler. Zar zor e-mail atıyorsun. | Open Subtitles | لا كمبيوتر ابى هو الاسواء لا يصلح الا لارسال البريد |
| - Daha fazla yaklaşma. - Üs bilgisayarına erişmeme izin ver. | Open Subtitles | الى حد أبعد تيلك , أعطني فرصة لأصل إلى كمبيوتر القاعده |
| Geçen Noel bana bir bilgisayar aldılar ama ben reddediyorum. | Open Subtitles | أنت تعرف، فلقد أحضروا لى كمبيوتر فى رأس السنة الماضية |
| Kes. Eminim gazete Steve'in bilgisayarını etkileyici bulacak. | Open Subtitles | أنا واثقة أن صحيفتكم ستجد كمبيوتر ستيف ساحرًا |
| Ertesi gün parmak izlerin FBI bilgisayarında görünür. | Open Subtitles | البصمات على سيكشفون اليوم وفى الفيدرالى المكتب كمبيوتر فى |
| Zeki süspansiyonlara sahipsin devrilme çubukların yok, bir bilgisayara sahipsin benim yerime fren yapabiliyorsun, hemen hemen her şeyi benim yerime yapabiliyorsun. | Open Subtitles | لديك نظام تعليق ذكي ليس لديك عامود أذرع لديك كمبيوتر بإمكانك فرملة العجلة من أجلي، يمكنك القيام بها عمليًا من قبل نفسك |
| Teknoloji laboratuvarı evdeki bilgisayarın geçmişini ve aramalarını inceledi birşey çıkmadı. | Open Subtitles | المعمل التقني فحص كل بحثه ونشاطاته في كمبيوتر المنزل لا شيء |
| Üstelik tek bir dosyayı çözmek için gezegendeki her bilgisayarı kullansalar bile bu milyonlarca yıl alırdı. | TED | حتى لو أخذنا كل جهاز كمبيوتر على هذا الكوكب فقط لفك تشفير هذا الملف واحد، هذا سيحتاج ملايين الاعوام |
| O 45 yaşındayken, ilk bilgisayarı yaptık. | TED | عندما أصبح عمره 45، قمنا بتجميع أول كمبيوتر. |
| Dünyanın ilk popüler bilgisayarı. | TED | فقد كان وكأنه أول كمبيوتر شائع بين الناس |
| Komutanım yön bilgisayarına göre hedefe sadece bir parsek kaldı. | Open Subtitles | سيدى, كمبيوتر الملاحة يوضح انه متبقى لنا فرسخ واحد لقطعه |
| Kültürel benzerliklerimiz, geminin bilgisayarına erişmeyi ve aygıtı konumlandırmayı benim için kolaylaştıracaktır. | Open Subtitles | التشابهات الثقافية بيننا ستساعدني على الدخول إلى كمبيوتر السفينة وتحديد مكان الجهاز |
| Yeni bir bilgisayarım var. Gerçek bir bilgisayar. Görmek ister misin? | Open Subtitles | انا لدي كمبيوتر جديد ، انه حقيقي اتريدين ان تريه ؟ |
| Son model bir bilgisayar aldığım için, çıldırıyorsun. Üstelik bedavaya! | Open Subtitles | لقد أصابك الجنون فقط لأنني حصلت على كمبيوتر جديد مجاناً |
| Brifing odasına saldırırsak geçit odasına ulaşma şansımız artar ve çevirme bilgisayarını bloke edebiliriz. | Open Subtitles | وإذا أخذنا غرفة الاجتماعات سيكون لديك فرصة أفضل للوصول لغرفة البوابة وإغلاق كمبيوتر الاتصال |
| Young-eun'un bilgisayarında olmalı. Şifresini öğrenmek gerek. | Open Subtitles | يجب ان تكون على كمبيوتر يونغ يون . نحن نحتاج إلى كلمة السر للبرنامج |
| Buradaki herhangi bir bilgisayara erişimim de mi yok demek bu aynı zamanda? | Open Subtitles | أهذا يعني أيضاً أنني غير مسموح لي بالدخول على أي جهاز كمبيوتر هنا؟ |
| Gelmiş geçmiş en büyük silahla tehdit altındaydık ve gördüğümüzde iyi bir şey zannediyorduk. Hava Kuvvetleri gelmiş geçmiş en büyük bilgisayarın bizi korumasına karar verdi. | TED | أصبحنا مهددين بأضخم سلاح تم صنعه حتى الان، ولأن القوات الجوية كانت دائما ما تميز العمل الناجح فإنها قررت أن تبني أضخم كمبيوتر على الإطلاق لحمايتنا. |
| Donger aradı şimdi, onu bıraktığını söyledi, özel bilgisayarından bilgileri almışsın ve bir tomar eski posta pulunu yalamışsın. | Open Subtitles | دونجر أتصل للتو وقال أنك تخليت عنه أخذت المعلومات من جهاز كمبيوتر سري، ولعقت لفة من طوابع البريد النادرة |
| Aslında, bir konservasyon insansız hava aracı daha fazla maliyetli değildir, iyi bir dizüstü bilgisayardan ya da iyi bir çift dürbünden. | TED | الحقيقة هي ، طائرة الحماية لا تكلفنا اكثر من جهاز كمبيوتر محمول منظار تقريب. |
| Ve tüm bunları bilgisayarla tanıştıktan sadece dört saat sonra yapar hale geldiler. | TED | قاموا بكلّ ذلك بعد مُضيّ أربع ساعات. من مشاهدتهم جهاز كمبيوتر للمرة الأولى. |
| bilgisayarda bütün gün pinekleyen bir kişiden eğlence için | TED | انتقلت من طالب كمبيوتر كثير المذاكرة الى ذلك لانوع من الرجال الذي يذهب الى عمله على دراجة |
| bir bilgisayar laboratuvarında, fotoğraf ve videolarla gören bilgisayarlar üzerine çalışıyorum. | TED | أجري أبحاثي في مختبر علوم كمبيوتر وهي تهدف لجعل الكمبيوتر يبصر من خلال الصور والفيديو. |
| Bilgisayar, laptop, ne olursa. | Open Subtitles | ماذا لديكِ ؟ كمبيوتر أو كمبيوتر محمول أو أي شئ ؟ |
| Mesela, ben Lauran'ın bilgisayarının ekran koruyucusunu Mitt Romney'nin resmi ile değiştirirdim ya da o arabamın arkasına Obama kampanya magneti koyardı. | TED | على سبيل المثال، أن أغيّر شاشة كمبيوتر لورين لصورة ميت رومني، أو أن تضع هي صورة مغناطيسية لحملة أوباما على ظهر سيارتي. |