"Bir kaç gün içinde eskisi gibi ayağa kalkacağını düşündük." | Open Subtitles | كنا نظن أنها سوف تتحسن كالعادة في غضون أيام قليلة |
Rahatsız ettiğimiz için üzgünüz efendim ama bunu görmeniz gerektiğini düşündük. | Open Subtitles | آسف،لازعاجك، يا سيدي، ولكن كنا نظن انه يجب أن تشاهد هذا. |
Başlangıçta, bunun saldırı için olduğunu düşünmüştük ama şimdi öyle görünmüyor. | Open Subtitles | في البداية، كنا نظن أنها لهجوم، ولكن الآن لا يبدو ذلك. |
Demek ki düşündüğümüz kadar zeki değildik. | TED | حسنًا، لم نكن أذكياء إلى الدرجة التي كنا نظن. |
Herkes bağırıp çağırıyordu. Güvenlikten olduklarını sandık. | Open Subtitles | الجميع كان يصرخ و يصيح كنا نظن أنهم من رجال الأمن |
Bu şekilde kendimizi bombalardan ve onların yol açabileceği herhangi bir hasardan koruduğumuzu sanıyorduk. | Open Subtitles | بهذه الطريقة كنا نظن أننا نحمي أنفسنا من القنابل ومن أي ضرر من الممكن أن يلحق بنا |
Alman olduklarını sanmıştık ama Polonyalılarmış, sürpriz oldu. | Open Subtitles | كنا نظن أنهم ألمان, ولكنهم بولنديين, مفاجأة |
Kimliğini öğrenemeyeceğimizi sandığımız birkaç kayıpta bize yardımcı olmuştunuz. | Open Subtitles | لقد ساعدتنا مع بعض الضحايا الذين كنا نظن بأننا لن نقدر على تحديد هوياتهم أبدأً |
Füzeler Düşündüğümüzden çok daha etkiliydi. | Open Subtitles | وهي منسقة مع ضربات نووية انتقائية، وكانت الصواريخ أكثر دقة مما كنا نظن |
Önce bunun yapay olabileceğini düşündük. | TED | في البداية كنا نظن أن الأمر ربما مصطنعة. |
düşündük ki, belki nitrik oksit hücre ölümüne etki ediyordu, hücrenin hayatta kalmasını ve diğer şeylere karşı dayanıklılıklarını. | TED | كنا نظن ربما أن أكسيد النيتريك ضر الخلايا الميتة ، وكيف الخلايا على تستمر على قيد الحياة، ومقاومتها لأشياء أخرى. |
Orada bi yerde olduğunu düşündük, gittik ve onu bulduk. | TED | كنا نظن أنه قد يكون هناك، وذهبنا ووجدناه. |
Tüm o büyük problemlerin çözüldüğü, tek kutuplu çağda yaşadığımızı düşündük. | TED | كنا نظن أننا في عالم القطب الواحد، أين وقع إيجاد حلّ لجميع القضايا المهمة. |
Karım ve ben çocuklarımız olduğunda herkesin yardıma koşacağını düşünmüştük. | TED | عندما انجبنا اطفالنا .. كنا نظن ان الجميع سوف يقف بجانبنا .. |
Buranın inşasının 100 milyon dolara mal olacağını düşünmüştük. | TED | كنا نظن أنه سيكلف 100 مليون دولار لبنائه. |
Yaşamı desteklemeye yetebileceğini düşündüğümüz enerjiden daha az ama şaşırtıcı ve güzel bir şekilde bu yeterli geliyor. | TED | وتعد هذه طاقة أقل مما كنا نظن أنه سيكون كافيًا للحياة، لكن بطريقة ما، مدهشة وجميلة، هي كافية. |
düşündüğümüz gibi berbat bir anne olmayacağını. | Open Subtitles | ما نحن نحتفل؟ هذا أنت لا ستعمل يكون أمي مرضية تماما، فيرجى كنا نظن دائما. |
Bizi korkutmak için etrafı dağıttığınızı sandık. | Open Subtitles | كنا نظن أنه أنتم، تعبثون، ساعين لإخافتنا |
Asitten yükselen duman yüzünden olduğunu sandık ama biber gazı kör etmiş olmalı. | Open Subtitles | كنا نظن أنه كان أبخرة من الحامض، لكن رذاذ الفلفل يجب أن يكون أعمى له. |
Komünizmle savaştığımızı sanıyorduk ama neticede mesele, kimin ne elde ettiğiydi. | Open Subtitles | كنا نظن أننا نحارب الشيوعية لكن في النهاية علمنا أن الحرب لأجل من ينال الغنيمة |
Buketinden geldiğini sanmıştık. | Open Subtitles | التي كنا نظن جاءت منها لتعامل مع باقتها. |
Birkaç gün öncesine kadar, evrende yalnız olduğumuza inanıyorduk. Yüzük seni seçti. | Open Subtitles | فقبل بضعة أيام كنا نظن إننا الجنس الوحيد بالكون. |