| Tasarımı yapıldı, prototip ve parçalar burada yapılmıştı Güney Kensington'da. | TED | لقد تم تصميمه، وتمت نمذجة أجزاء منه، وقطعه التي تمت صناعتها موجودة هنا في جنوب كنسينغتون. |
| Belki de bu uyuşturucu salgını yüzünden daha fazla insan Kensington'la ilgileniyordur. | TED | وربما الآن، بسبب الوباء، أصبح المزيد من الناس ينتبهون إلى كنسينغتون. |
| Lord Kensington gibi giyiniyorsun diye tongaya basacağını hiç sanmıyorum. | Open Subtitles | لا أعتقد أنّه سينخدع بذلك "وأنت في زي اللورد "كنسينغتون |
| 120 Kensington Yolu. McLean, Virgina. | Open Subtitles | "في "ماكلين بفرجينيا "120طريق "كنسينغتون |
| Adres 120 Kensington Yolu. McLean, Virgina. | Open Subtitles | " إلى 120 طريق "كنسينغتون "ماكلين بفرجينيا" |
| Kensington'ın özlediğim tek tarafı da bu. | Open Subtitles | كل حياتي في "كنسينغتون"، إنه الجزء الوحيد الذي سأضيعه |
| Hanımefendileri, Kensington düşesi. | Open Subtitles | "سيادتها ، الكونتيسة من "كنسينغتون" في "لندن |
| Kensington Bahçelerinde, peşinde sincaplar koşarken buradaki dünya o kadar uzak gelecek ki, acaba gerçek miydi diye düşüneceksin. | Open Subtitles | بينما ستكونين في "كنسينغتون غاردنز"، مع كل تلك السناجب تلاحقك، سيظهر لك العالم بعيداً جداً، |
| Kensington halkı bundan önce de krizdeydi ve nedenleri kendine özgü ve karmaşık şeylerdi ve bu semti biraz bilen herkes nedenleri anlayabilir: Irklar arası eşitsizlik yerel ve federal hükûmetin okullara yetersiz kalan desteği ekonomik fırsatların azlığı. | TED | كان كنسينغتون مجتمعًا في أزمة قبل هذه لأسباب مستوطنة ومتشابكة، وأي شخص يعرف الحي يمكنه التفكير في السبب: التفاوتات العرقية، فشل الحكومة المحلية والفدرالية في تمويل المدارس بشكل صحيح، نقص الفرص الاقتصادية. |
| Kensington morgunda yapılan otopside... ikisinin de ölüm nedenlerinin... boğulma olduğu anlaşıldı. | Open Subtitles | موخراً، ذهبت إلى .. .. مشرحة (كنسينغتون) عندما أُثبت .. أن سبب وفاة الحالتين هو الإختناق .. |
| Kısa süre önce malum olayın yaşandığını Kensington Parkı'nın kuzeyindeki İtalyan Parkı'ndayız. | Open Subtitles | على الجانب الشمالي من ،)حدائق (كنسينغتون حيثمنذفترةقصيرة.. |
| Ailesi Kensington'da eşitlik yancısıydı. | Open Subtitles | والداه كانا يعشيان بـ (كنسينغتون) في لندن |
| - Kensington'da elektriklerin olmadığı zamanı bilirim. | Open Subtitles | كنت أعرف كنسينغتون أثناء انقطاع التيّار {\cHCDCC24} ( Kensington : منطقة سكنية عصرية في وسط لندن) |
| Biliyor musun, Betty, Kensington'daki kampçının da bu karavan kadar lastiği var mı merak ediyorum. | Open Subtitles | أتعلمين يا (بيتي)، أتساءل ما إذا العربة في "كنسينغتون" لديها نفس مقاس إيطار هذه الشاحنة؟ |
| Kensington'lar akşam yemeği için bize katılacaklar. | Open Subtitles | عائلة (كنسينغتون) سيأتون لتناول طعام العشاء معنا. |
| - Evet, Lanet Kensington Bahçeleri. | Open Subtitles | أجل، حدائق كنسينغتون اللعينة |
| Kamilah için 68 milyon dolara ek olarak Kensington'daki ev, yat ve diğer hafta sonu tekneleri. | Open Subtitles | ،إلى (كاميلا): تركنا 68 مليون باوند" ،والمنزل الذي في (كنسينغتون)، واليخت وباقي قوارب عطلة نهاية الأسبوع المنوعة. |
| Kensington'da idari asistanlık yapıyormuş. | Open Subtitles | إنّها مُساعدة إداريّة في (كنسينغتون). |
| Güney Kensington'da Bilim Müzesi açılmış ama aslında henüz tamamlanmamış. | Open Subtitles | لقد إفتتحوا متحف جديد للعلوم ( في جنوب (كنسينغتون) في (لندن، علىالرغممن عدمالإنتهاءمنالعمل ، أنالايمكنأنأقرر بينه . |
| Evlenmek istemediğini biliyorum ama aramızda bir bağ olması da önemli ve bir ev almak, belki Kensington'da, olmadı Prospect Heights'ta. | Open Subtitles | لأنني أعرف أنكِ لا تُريدين أن تتزوجِ، ولكن تعلمين أنا أضن حقاً إنه لمن المهم أننا كونا نوعاً من الأتزام لبعضنا البعض وأنا أعتقد شرائنا لمنزل ربما في (كنسينغتون) |