| Hayatımı değiştiren şefe hediye olarak birkaç sene sonra koro için bir parça yazmaya karar verdim. | TED | قررت ان اكتب قطعة للجوقة بعد بضع سنين كهدية لقائد الجوقة الذي غير حياتي |
| Fakat o gün gelene kadar, kızımın düğünü dolayısıyla bunu hediye olarak kabul et. | Open Subtitles | و حتى هذا اليوم اقبل منى هذة العدالة كهدية يوم زفاف ابنتى |
| Fakat o gün gelene kadar kızımın düğünü dolayısıyla bunu hediye olarak kabul et. | Open Subtitles | و حتى هذا اليوم اقبل مني هذة العدالة كهدية يوم زفاف ابنتي |
| Birbirlerine yıl dönümü hediyesi olarak, bu çiftler randevusunu ayarladılar. | Open Subtitles | قاما بحجز موعد مع زوجين كهدية لبعضهما في ذكرى زواجهما |
| 98 yılında vefat etti ve şimdi de April evleniyor düşündüm ki arabayı tamamlarsam, düğün hediyesi olarak verebilirim. | Open Subtitles | توفي فى العام 98 وبما أن أبريل ستتزوج الآن. فكرت لما لا أنهي العمل على السيارة وأقدمها كهدية زواج. |
| Öyle görünüyor. Noel öncesi hiçte fena bir hediye olmadı. | Open Subtitles | يبدو انني كذلك ـ خبر ليس سيئ كهدية عيد الميلاد |
| Annem ona hediye olarak çorap almıştı, tam da o sabah. | Open Subtitles | والدتي أحضرت لها زوجاً من الجوارب كهدية في ذلك الصباح |
| George dişi çekti. Sonra timsah bunu hediye olarak verdi | Open Subtitles | جورج إقتلع السن والتمساحَ قدمه لجورج كهدية |
| Bazı insanlar ise hediye olarak canlı civciv vermekte ısrar ediyorlar. | Open Subtitles | بعض الناس يصرون على اعطاء الفراخ الحية كهدية |
| Balinanın kendisini İnuitlere hediye olarak sunacağına inanırlar. | Open Subtitles | فانهم يصدّقون ان الحوت سيعطي نفسه إليهم كهدية. |
| Bir çok koca eşlerine romantik bir hediye olarak vermek için kullanıyor. | Open Subtitles | العديد من الأزواج يستخدموها كهدية رومانسية لزوجاتهم |
| Tabanca, asilzadenin oğlunun kızıyla evlenmesi umuduyla bir hediye olarak hazırlandı. | Open Subtitles | صمم هذه البندقية كهدية لمسايرة الآمال ابن الرجل النبيل أخذ ابنة المكسيكي الفقير وتزوجها |
| Sana düğün hediyesi olarak, her şeyi planlamak ve karşılamak istiyoruz. | Open Subtitles | كهدية زفاف لدينا لكم، نود أن تخطط ودفع ثمن كل شيء. |
| Eğer bana şirketini satarsan bunu sana imza hediyesi olarak vereceğim. | Open Subtitles | إذا كنت تبيع لي شركتك، أنا سوف أعطيك هذا كهدية التوقيع. |
| Bugün doğum günü hediyesi olarak, babam bana bu görevi verdi. | Open Subtitles | أن اليوم هو عيد ميلادي. لكن هذا الذهب سأهديه لأبي كهدية. |
| Sanırsam üç yıl önce bize Noel hediyesi olarak verilmişti. | TED | وأعتقد أنه كان قد إهدي لنا منذ ثلاث سنوات كهدية عيد الميلاد. |
| Sağlam ve samimi inançları ve adanmışlıkları beni cezbetti. Hristiyan inancını kabul edip 10. doğum günü hediyesi olarak vaftiz olmayı seçtim. | TED | جذبني إحساسهم بقناعاتهم الشخصية وحياتهم لتقديم الخدمة، واخترت المعمودية في الديانة المسيحية كهدية عيد ميلادي العاشر. |
| Büyükannem doğum günü hediyesi olarak bana sihirli bir kutu vermişti, bunun hayatımın hediyesi olacağını ikimiz de bilmiyorduk. | TED | أعطتني جدتي صندوق سحري كهدية عيد ميلادي، والذي لم يكن أي منا يعرف وقتها أنه سيصبح هدية للحياة. |
| Her gecenin, her günün Tanrı'dan bir hediye olduğunu öğrenmek için... hasta düşmem gerektiğini görmek çok tuhaf. | Open Subtitles | إنّهُ لمن الغريب أن أسقط مريضة لأتعلّم أن آخذ كلّ يوم و كلّ ليلة .. كهدية من الربّ. |
| Büyükannem Noel'de üç kalıp hediye etti. | Open Subtitles | أعطتني جدتي ثلاث قوالب منه كهدية عيد الميلاد |
| -Bu biraz küstahlık olmuyor mu? Bu kadını bir hediye gibi verebileceğini mi sanıyorsun? | Open Subtitles | أليس هذا غير أخلاقي، بأنك تعطي المرأة كهدية. |
| Öyleyse ailene ait olan mallara el koymama itiraz etmezsin... ve onları insanlara hediyem olarak sunmama. | Open Subtitles | اذن انت لن تهتم عندما اصادر اصول عائلتك واقدمهم كهدية للشعب |
| Griffin'in veda hediyesiydi sanırım. | Open Subtitles | انه شيء ما رمته غريفين في وجهي كهدية فراق على ما اعتقد |
| Dr. Goebbles'in hatırası, hediyem olsun. | Open Subtitles | هدية تذكارية من الدكتور غوبلز ، كهدية مني. |