| Kocam ve ekibindeki iki kişi 1998'de Kosovo üzerinde vurulmuşlar. | Open Subtitles | زوجي وفردا من طاقم أُسقطَ على كوسوفو في 1998. |
| Burada, Kosovo'daki Karakuşlar Meydanında durdular. | Open Subtitles | توقفوا هنا في حقل (بلاك بيردز) في (كوسوفو) |
| Rwanda, Kosovo, Sierra Leone. | Open Subtitles | "رواندا, كوسوفو, سيراليون" |
| İkincisi, Batılıların Kosova'nın bağımsızlığını desteklemesinin uluslararası diplomasi çabalarına daha baştan ket vurması. | TED | والثاني الجهود الدبلوماسية التي كانت هزيلة منذ البداية والتي تم تحجيمها بسبب عدم دعم استقلال كوسوفو |
| Fazla karmaşık bir diplomatik sistem ve Kosova'nın geleceği hakkında bir müzakere süreci vardı ve Kosovalılar bunun bir parçası değildi. | TED | كانت هناك تلك المنظومة الدبلوماسية الوهمية، تلك المفاوضات الجارية حول مستقبل كوسوفو التي لم يكن الكوسوفيون جزءا منها. |
| Saldırı sırasında Clinton, olay yerinden uzaklaştırıldı bir Kosovalı koruma öldürüldü ve Futbol'u taşıyan bir Gizli Servis Ajanı, Bruce Jones göğsünden vuruldu. | Open Subtitles | أثناء المشاجرة، و تم نقله كلينتون قبالة، قتل حارس كوسوفو و كيل الخدمة السرية ، بروس جونز ، |
| Merrick'in raporundan anlıyoruz ki o gün orada sekiz Kosovalı koruma sekiz Gizli Servis Ajanı, iki başkan yani aşağı yukarı ortada dolaşan yirmi kişi varmış. | Open Subtitles | ووفقا للتقرير أظهر ميريك لنا، كان هناك ثمانية من حراسه الشخصيين كوسوفو ، ثمانية الخدمة السرية ، رئيسين ، |
| Ve 1999'da, Kosova'da geri dönen mültecilerin iskan sorununa cevap vererek basladik | TED | وفي عام 1999، بدأنا بالتجاوب مع مشكلة الإسكان للاجئين العائدين إلى كوسوفو |
| Kosovo, Çeçenistan... | Open Subtitles | "كوسوفو"، "الشيشان"... |
| Kosovo'da insanları kurtarmışsın. | Open Subtitles | (قمت بإنقاذ الناس في (كوسوفو. |
| Ne cüretle Kosova'nın yasak bölgesine ön camı kırılmış bir otobüs ile girmeye kalkışırsın? | Open Subtitles | لماذا دخلت إقليم كوسوفو والزجاج الأمامي لسيارتك مكسور؟ |
| Kosova'nın geleceği hakkında diplomatik müzakereler yapılıyordu o zamanlar ve bırakın Kosova halkını, Kosova hükümeti de bu görüşmelere gerçekten katılamıyordu. | TED | كانت مفاوضات ديبلوماسية حول مستقبل كوسوفو تجري آنذاك، وكانت الحكومة الكوسوفية قد تخلت عن الكوسوفين لم يكونوا في الواقع من المشاركين في هذه المفاوضات. |
| Bağımsız Diplomat, birbiri ardına üç Kosova başbakanına ve Kosova'nın pek çok partiden oluşan anlaşma takımına tavsiye verdi. | TED | انتهى الديبلوماسي المستقل ، إلى تقديم الاستشارات إلى 3 رؤساء وزراء متعاقبين في كوسوفو و لجنة المفاوضات متعددة الأطراف في كوسوفو. |
| Kosova'nın kilidini açtım, yavrularım! | Open Subtitles | لقد فتحت للتو كوسوفو يا عاهرات |
| Birkaç yıl önce Kosova'da altı kişilik bir ekip yönetmiş. | Open Subtitles | قاد فريق من سته رجال فى كوسوفو منذ عامان |