| - En korkuncu nasıl organize oldukları. Neredeyse askeri düzende. | Open Subtitles | الشيء الأكثر إخافة هو كم كَانوا منظمين ، تقريباً جيش |
| Bu su molekülleri bu bardağa önceden oldukları haline aynen döndürülebilirler mi? | Open Subtitles | هل يُمْكِنُ أَنْ لنفس جزيئاتِ الماءِ أن تعود إلى الكوب كما كَانوا من قبل ، ليس أكثر أو أقل في نفس الترتيبِ بالضبط ؟ |
| Şimdi dost olduk diye kısa süre öncesine kadar onların can düşmanımız olduklarını unutmayın. | Open Subtitles | فقط لأننا رفيقَ رفيقِ مَعهم الآن . لا تَنْسِ انهم كَانوا أعدائنا الألدَّاء فقط قبل فترة قليلة. |
| Ancak eğilip onlara iyi geceler öpücüğü verdiğimde ne kadar soğuk olduklarını anladım. | Open Subtitles | لم يكن حتى إنحنيت وقبلتهم متمنيا ليلة جيدة عندها شَعرتُ كَمْ هم كَانوا باردين |
| Onlar Boccherini'den* parçalar çalarken birisi gelip yaşlı kraliçenin öldüğünü söylemişti. | Open Subtitles | وبينما كَانوا يعزفون الكونشرتو جاء شخص ما وقال الملكة الأم توفت |
| Ben sabırlıydım, Onlar ise öğrenmeye hevesli. | Open Subtitles | كَانَت صبورَ، وهم كَانوا متلهّفون للتَعَلّم. |
| Bunlar büyük bir şeye korumalık yapıyorlardı | Open Subtitles | هؤلاء الناسِ كَانوا يُرافقونَ شيءَ كبيرَ |
| Ailesi cin içip öksürük şurubuyla kendilerini uyuşturup arkadaşlarıyla seks satrancında zaman geçirmekle meşgul oldukları için fark etmemişlerdir. | Open Subtitles | أبويه لَمْ يُلاحظوا لأنهم كَانوا مشغولون جداً المُعَالَجَة الذاتية بالجِنِّ وعصير سعالِ يَستعملُ أصدقائُهم كبيادق |
| Belki de peşinde oldukları şey evrak çantandaydı. | Open Subtitles | لَرُبَّمَا هم كَانوا يريدون ما في حقيبتِكَ |
| Sadece farklı oldukları için, bir sürü toplumun huzurlarını yok ettik. | Open Subtitles | لَكنَّنا سَحقنَا الحريةَ حضاراتِ بريئةِ ببساطة لأنهم كَانوا مختلفون. |
| - Sadece 5 sent oldukları için değil. | Open Subtitles | - حَسناً، هم ما كَانوا فقط أيّ 5 سنتاتِ. |
| Kazayla damgalanmış 5 teneke para oldukları için. | Open Subtitles | هم كَانوا خمس عملات معدنيةِ تلك كَانتْ عرضياً misstamped. |
| Ciddi olduklarını fark etmemiştim. | Open Subtitles | أنا لَمْ أُدركْ بأنّهم كَانوا هذا الجدّيينِ. |
| Bizim zamanımızda erkeklerin işleri vardı ve kim olduklarını bu gösterirdi. | Open Subtitles | في جيلِي، الرجال كَانَ عِنْدَهُمْ وظائفُهم وذلك مَنْ هم كَانوا. |
| Başka gezegenlerden gelmiş olduklarını söyleyenler var. | Open Subtitles | الناس كَانوا يَقُولونَ بأنّهم مِنْ كوكبِ آخرِ |
| Cenazede bizimkiler, üzgün olduklarını söylemek için birbirlerini eziyorlardı. | Open Subtitles | في الجنازةِ أولئك الرجالِ كَانوا يَتعثّرونَ على بعضهم البعض لقَول آسف |
| Saldıran insanların kaç kişi olduğunu, kadın mı erkek mi olduklarını unutmazlar. | Open Subtitles | هم لا يَنْسونَ كم عدد الناسَ هاجموهم أَو إذا هم كَانوا رجالَ أَو نِساءَ. |
| Ama Onlar uzun zamandır kayıp, büyük ihtimal ölmüşlerdir. | Open Subtitles | لَكنَّهم كَانوا مفقودونُ لمدّة طويلة من المحتمل كُلّ مَوتى الأن |
| Onlar erkekti. Ve Onlar cinsiyetlerinden gurur duyarlardı. | Open Subtitles | هم كَانوا رجالَ وهم كَانوا فخورون بجنسِهم. |
| Onlar senin güzelliğini kıskandılar. | Open Subtitles | هم كَانوا غيورون، ذلك ما هو كَانَ. هم كَانوا غيورون مِنْ جمالِكَ. |
| Arabada git-gel yapıyorlardı. | Open Subtitles | هم كَانوا يقومون بعمليات دفع في سيارته. |
| Annem ve babam dağda yürüyüş yapıyorlardı. | Open Subtitles | أمي وأبي كَانوا يتجولون في الجبال |